Selamlar dostlarım, nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Bu bölüm iki kısımdan oluşacak. Aynı gün ama tamamen farklı ruh halleri, duygular ve ortam. Umarım değişikliklerden hoşlanıyorsunuzdur. Hep aynı, durağan kalan şeylere tahammül edemeyen bir değişim hastası olarak benim oyum belli.
Pekala, sizi daha fazla tutmuyorum ve bölüme alıyorum.
Keyifli okumalar♡
29. Bölüm - İlk İntikam, Aras ve Normal Çift Gibi
Feza, gözlerini karanlığa açtı. Yeşillerini kırpıştırıp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Etrafta kimse görünmüyor, hiçbir ses gelmiyordu. Üstelik içerisi epey soğuktu, ellerindeki uyuşmanın bileklerine bağlanan ipin sıkılığından mı yoksa bu soğuktan mı kaynaklandığını çözemedi. En ufak ışık kaynağı olmayan bu bilinmez yerde kapalı kalmıştı. Nefes alışverişleri hızlandı. Bunun sebebi karanlık veya bilinmezlik değildi.
Kapalı alan fobisiydi.
Bir şey görmeye, bir nesne yakalamaya çalıştı. Hep kontrol kendisinde olurdu ve ilk kez eli kolu bağlı olan kişi olmuştu. Karşı role geçmiş olmaktan kesinlikle memnun değildi. Kendini öne doğru itti ve bedeni kontrolü dışı öne savrulurken kafası sert bir nesneye çarptı. Üstelik eli bağlı olduğundan çarpışı yavaşlatamamış, en üst seviyede yaşamıştı.
Bir süre başı sert nesneye yaslı halde kaldı, başı zonkluyor ağrı tüm keskinliğiyle kendini belli ediyordu. Az çok kendine gelince yanağını soğuk cisimlere sürterek ne olduğunu anlamaya çalıştı. Aralarda boşluklar vardı, yan yana demir çubuklar olduğunu düşündü. Bu sefer daha kontrollü şekilde sol tarafı yokladı, beklediğinden daha hızlı buluştu aynı sütunlarla. Sağını ve arkasını da daha çok ürkerek kontrol etti ve korktuğu gibi etrafının demir parmaklıklarla çevrili olduğunu anladı. Oturur pozisyonda bağlanmıştı ve kendini yukarı doğru itmeye çalıştı. Yine aynı demir parmaklıklar...
Nefes almakta zorlanıyordu. Küçücük bir kafeste kısılıp kalmıştı. Işığın girmediği kapalı bir yerde tutulmak onu zaten yeterince germişken, şimdi böylesine küçük bir alana sıkışmış halde, savunmasız kalakalması onu epey kötüleştirmişti.
İplerden kurtulmaya çalıştı, olduğu yerde çırpındı. Ağzına hiçbir şey bağlanmamıştı, buna şaşırsa da fırsatı kullandı ve olanca gücüyle haykırdı. Kendi sesi onu gerçekliğe daha iyi bağlamış, zihnindeki buğuyu azaltıp netlik kazandırmıştı.
Kapı sesi duydu, sonra da olduğu mekana dolan zayıf bir ışık. Kısa bir an için de olsa ortamı görebildi, havada uçuşan tozları ve bir tane bile olmayan pencereleri. Hava akımını sağlayan bir delik dahi olduğundan emin değildi. Matruşka gibi iç içe geçmiş iki kutuya hapsedilmişti sanki. Biri betonla çevrili gri kutu, biri boşluklu ama demir çubuklarla çevrili daha küçük kutu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
ActionGerçeklesen Rüya(ajan) kitabının devamıdır. 1. kitabı okumadan da az çok anlayabilirsiniz. Ancak lise kısmını ve tanışma yerlerini merak ediyorsanız 1. kitabı okuyun. ... Anne babası bilinmeyen biri veya birileri tarafından öldürülen, sevdiği adam t...