5 Gün Sonra
-Ne demek evleniyoruz?!
-Bu acele neden?
-Siz ciddi misiniz?
Gibi tonla soru, ünlem ve şokun ardından gerçekten nikah tarihi almıştık. Düğünden çok sade bir nikah istiyordum. Her şey hızlı olsun, abartılı şeyler olmasın. Biz bize olalım istiyordum. Ölme ihtimalimin gayet yüksek olduğu son bir göreve gidecektim. Kendi kendime emrini verdiğim bir görev. Bu durumda, gerçekten düşündüğüm kadar az vaktim varsa neden zaman kaybetmeliydim ki?
Bu gerçekleşmez de son görevimi sağ salim atlatsaydım bile, hayat dediğimiz şey her an ölme ihtimalini cebimize atmadan gezemediğimiz bir yolculuk değil miydi? Bu durumda bir şeyleri geciktirmenin, sündürmenin ne anlamı vardı?
Abime zar zor da olsa durumu kabullendirmiş, Masal'la da durumu açıklayan bir konuşma yapmıştım. Sadece çok yakınlarımın yanımda olmasını istediğimi çok net bir şekilde belirtmiştim.
Nikah gününe yalnızca iki gün kalmıştı. Ferhat Keser ve çöplüğüne yapacağımız operasyon ise 10 gün içinde gerçekleşecekti. Bu da yine geciktirilmemesi gerekenler listesindeydi. Tüm rakipleri tek tek çökmüş, mekan ona kalmışken güçlenip yükselmesini istemezdik ki bu her geçen gün artarak gerçekleşiyordu. Ne kadar uzun sürerse o kadar sağlam çıkardı karşımıza.
Telefonum çaldı. Arayanı görünce gülümsemeden edemedim.
-Efendim?
-Hazır mısın?
Üzerime ince, siyah bir ceket geçirirken cevap verdim.
-Evet. Fazlasıyla.
Ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Merdivenleri inmeye koyuldum.
-Kapıdasın, değil mi?
-Evet. Gelip bir içeridekilere selam vereyim mi?
Gülümsemem genişledi.
-Abim evde değil, Masal da yukarıda. Gerek yok gibi sanki.
Portmantodan anahtarı aldım, sözlerime ekleme yaptım.
-Azra teyzeye selamını iletirim ama. Hadi kapatıyorum. Bir dakikaya yanındayım.
Telefonu siyah yüksek bel pantolonumun arka cebine koydum.
-Azra teyze ben çıkıyorum! Aras'ın da selamı var!
Elini yukarıda tutarak -köpük yere dökülmesin diye muhtemelen- mutfak kapısında belirdi.
-Tamam yavrum mukayyet olun kendinize. Aleykümselam, sen de selam söyle.
El sallayıp evden ayrıldım. Dış bahçe kapısının hemen önündeki siyah Audi'nin ön koltuğuna geçtim.
-Selam!
Uzanıp yanağına bir öpücük bırakınca onun yüzünde de bendekinin benzeri bir gülümseme belirdi.
-Merhaba, hoş geldin.
Hoş buldum diyerek önüme döndüm. Ufak bir muhabbet eşliğinde kısa yolculuğumuzu bitirdik ve gideceğimiz yere vardık.
Arabadan indiğimde heyecanlı sayılırdım çünkü ilk kez böyle bir işe girişiyordum. Ancak tereddütüm yoktu. Başarılı veya başarısız olsun, eskisinden iyi olacağı kesindi.
Duvarları çizimlerle dolu koridoru geçtik ve geniş bir alana çıktık. Işıklandırmanın gayet güzel olduğu, içerinin siyah ve koyu yeşil renkleriyle dekore edildiği bir alandı. Hemen arkamda bodyguard gibi dikilen Aras eşliğinde birkaç kişiyle konuştum ve bir masanın yanına geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
ActionGerçeklesen Rüya(ajan) kitabının devamıdır. 1. kitabı okumadan da az çok anlayabilirsiniz. Ancak lise kısmını ve tanışma yerlerini merak ediyorsanız 1. kitabı okuyun. ... Anne babası bilinmeyen biri veya birileri tarafından öldürülen, sevdiği adam t...