24. Bölüm

341 39 3
                                    

24

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24. Bölüm

-Oğuz! Kameralar ne durumda?

Kısık sesimle Gökhan bana baktı. Geniş duvarlarla kaplı alanın demir kapısının yakınındaydık. İçerideki adamlarımızdan biri bize ulaşmıştı.

Taktıkları siyah maskeyi takmıştık. Onun dışında belli bir kıyafet olmaması işimize yaramıştı. Neredeyse herkes siyah giyimliydi. Üstüme giydiğim siyah uzun ceket vücuduma yerleştirdiğim şeyleri gizliyordu. Gökhan da benzerini yapmıştı. Göze batmayacağımızı düşünüyordum.

-Hallettim bile. Üstünüzdeki takip cihazından nerede olduğunuzu izliyorum. Dikkat çekmemek için kameraların hepsini aynı anda devre dışı bırakmayacağım. Geçtiğiniz yerlerde ise belli görüntüler oynatılıyor olacak.

Sağ kulağımdaki minik cihaz sayesinde iletişimde kalabiliyordum. Dışarıya ses gitmiyordu. 

Gökhan'a baktım.

-Giriyoruz. 

Başını salladı. Aynı anda harekete geçtik. Kapıdaki kişi de bizim adamımızdı. O geçmemize izin verirken, boş alanda bir sürü kişi dolanıp durmaktaydı. Kimsenin dikkatini çekmiş gibi durmuyorduk. 

Sakin ve yavaş adımlarla yürüdük beraber. Planladığımız gibi binanın sağ tarafına doğru ilerledik. Ön tarafa kıyasla çok daha dar bir  açıklıktı burası. Yalnızca iki kişi geziniyordu. Boş adamlar gibi görünmüyordu hiçbiri. Buradakiler de dikkatle çevreye bakınıyor, arada bir pencerelerden içeriyi kontrol ediyordu. Duvarın ardına bakınıyorlar, sonra yürümeye devam ediyorlardı. 

Gökhan'a kısa bir bakış attım. O da bana bakıyor olmalı ki göz göze geldik. İkimiz de aynı şeyi düşünüyor olmalıydık. Buradan dönüş yok, girdik bir kere. Ne olacaksa olsun artık. 

Sakin bir şekilde geçtik birinin yanından. Burada, binaya giren bir demir kapı vardı. Ön kapıdan girseydik sayısız önlemle karşılaşacaktık ama burası kullanılmayan taraf olduğundan, zaten az kişi bildiğinden önlemler o kadar fazla değildi.

Kendimden emin bir şekilde öne geçtim. Elimi kapıya uzattım.

-Orada dur bir dakika!

Gür erkek sesiyle irkilmemek için kendimi zor tuttum. Sakinliğimi koruyup sese döndüm. 

-Nereye gidiyorsun böyle? 

Yakınıma gelmişti. Arkamdaki Gökhan'a bakmıyor, doğrudan bana bakıyordu. 

Yüzümde maskeden gözüken tek bölümü, keskin mavi gözlerimi ona diktim. Telaş duygusu parmaklarını usulca üzerimde gezdirse de, dokunduğu yerleri etkilemesine izin vermedim. Kontrol bendeydi.

-Beyefendinin istediği bazı şeyler var. Gecikmemizi ve onun sinirlenmesini istemiyorsan kenara çekil.

Sakin olduğum kadar sert de konuşmuştum. Burada beyefendi denildiğini öğrenmiştim. 

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin