21. Bölüm

364 41 10
                                    

medyadaki çalışma: Aras-Rüya

Farklı hissediyordum.

Önceden zihnimin baş köşe yazıları, şimdi eskiden olduğu kadar etkileyemiyordu beni. Başlıklar mı gücünü yitirmişti, içerik mi basitleşmişti bilmiyordum ama önceden tekrar tekrar okurken şimdi bakasım gelmiyordu.

Şundan birkaç ay önceki duygularımı düşündüm. Öfke. Nefret. Güç. Karanlık. Acı...

Şimdi şöyle bir bakınca çok hissedemiyordum bunları. Kendimi karanlıkta hissetmemeye başlamıştım. Beni en kötü köşelere sıkıştıran acı; eski egemenliğini kaybetmiş, tahttan indirilmişti.

Bunun sadece evle veya öğrendiğim şeylerle alakalı olmadığını biliyordum. Hatta düşününce sevmeyi hiç bırakamadığım adamın ikiz kardeşinin saplantılı bir şekilde peşimde olduğunu, hep ensemde olan ama kendini göstermeyen gölge olduğunu öğrenmiştim. Aynı şekilde ortaya çıkan diğer gerçekler de hayatı pembeleştiren şeyler değildi. Bendeki bu değişimin kaynağını tam çözememiştim. 

Ama şikayetçi de değildim. Üstümdeki yük azalmış gibiydi. Böyle olmayı tercih ederdim. Boğuluyor hissinden kat be kat iyiydi.

-Şu ileride duralım mı?

Dedim parmağımla bir yeri gösterip. Bana bir bakış atıp tekrar önüne döndü ve dediğim yerde arabayı durdurdu. Sorgulamadan direk uyması hoşuma gitmişti.

Yol boştu, şehirden de uzak sayılırdık zaten. Bende durma isteği uyandıran şey sağdaki denize bakan boş alandı. Çok büyük sayılmazdı ama iki arabayı daha sığdıracak genişlikteydi.

Arabadan indim. Yüksek bir yerdeydik, önümdeki yeşil otlar metrelerce aşağı kadar uzanıyordu. Düz alanın tam ucuna oturdum. Ayaklarımı aşağı doğru uzatırken hiçbir şey söylemeden önümdeki eşsiz manzarayı izledim. Güneş yakında batacak olmalıydı ki bulutlar turuncumsu bir renk almaya başlamıştı. Deniz ise tüm sakinliğiyle uzanıyor, gökyüzünün renklerini taklit etmeye çalışıyordu. Yanımdaki hareketliliğe döndüm, Aras tam yanımda benim gibi oturmuş ileriye bakıyordu.

-Ne düşünüyorsun?

Diye sordum ansızın. Buna karşılık şaşırdığını hissettim. Elleriyle arkadan destek alarak hafif geriye uzanınca, kol kasları daha da belirginleşti. Yüzü ise bana dönmüş, kahveleri mavilerimle buluşmuştu.

-Senin ne düşünüyor olduğunu...

Dedi çok açmadan. Açmasına da gerek yoktu. Devamını söylemese de anlayabiliyordum. O kadar uzun zaman ayrı kalmıştık ki -zamandan çok olan olaylardı bu süreyi uzun kılan- bu sürenin ardından birden gittiği gibi çıkagelince ve onca şey anlatınca düşüncemin ne olduğunu merak etmesi doğaldı.

-Neden gittin?

Dedim birden. İlk karşılaşmamızda cevabı vereceğini söylemişti ve az çok tahmin edebilir durumdaydım şimdi evet. Ama yine de onun ağzından duymak istiyordum. Açık ve net bir şekilde.

-Arel bana bir tür mesaj yolladı. Seninle ilgilendiğine dair. 

Bağdaş kurup tam anlamıyla ona döndüm.

-O gece, yani gittiğim gece bazı şeyler oldu.

Devam et der gibi baktım. O unutulmaz geceye gelmiştik... Onun gözünden dinleyecektim. Dinen öfkemin tekrar yükselişine engel olamadım. Son zamanlarda duygularımın bu kadar inişli çıkışlı olması normal değildi.

-Aniden ortaya çıkan gerçek dışı bir operasyona gönderildim ve beklemediğim bir durumla karşılaştım. İyi kurgulanmış bir tuzaktı. Ben bile gözü kapalı düştüm.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin