Adamlar hızla ilerlerlerken, çoğunluk bir köşeyi daha dönmüştü bile. Ancak maalesef ki ateş açılırken en arkadaki birkaç kız vurulmuş, tam kurtulup hayatlarını geri kazanacakları zaman ölmüşlerdi. O umut ışığı ölümle kararmış, başaramamışlardı.
Boğazımda bir yumru oluştu, ancak kendimi hızla bulabildiğim ilk cismin, yani gri bir dolabın yanına attım. Çünkü diğerleri adamların görüş açısından çıkarılırken ben hala ortadaydım ve kesinlikle görüş açılarındaydım. Dolabı kendime siper aldım. Nişan aldım ve tüm dikkatimi verip ateş ettim. 4 adamı da art arda öldürmüştüm ancak arkadan gelenleri görür görmez koşmaya basladim. Cesetlerin arasından son hız geçtim. Tam ilk sağdan döneceğim sırada ateş açılmıştı. Dönmeyi başarmış, görüş açılarından çıkmıştım. Kurşunların arkamdan duvara isabet ediş seslerini işitebiliyordum.
Aramızda iyi bir mesafe vardı. Koşamaya devam edersem beni yakalamaları imkansızdı. Yer altı tam bir labirent gibi inşaa edilmişti. Planları ezberlemeseydim muhtemelen buranın derinliklerinde kaybolur, alarm çalıp kurulmuş bombalar patlarken sadece ölümü karşılayabilirdim.
Sonunda hedefime ulaşıp, kapaktan sarkıtılarak bırakılmış merdivenlere hızla tırmandım.
1 dakika 45 saniye.
Hiç koşmadığım kadar hızlı koşmaya başladım. Sebep olduğum sert rüzgar sesini bile duyabiliyordum.
Profesyonelce gizlenmiş, bu yer altındaki kirli dünyaya açılan kapağı indirdim. Bu alanda tavan alçaldığı için merdiven yoktu. Hatta tavana kafamı çarpmamam icin biraz eğilmem bile gerekiyordu. Beni karşılayan aydınlık ile gözlerim hafifçe kısıldı. Şuan çıkmakta olduğum yerde, alandan kısıldığı kadar ışıktan da kısılmış, gerideki aydınlatmaların verdiği o silik, cisimleri az buçuk seçmemize yarayan ışık dışında hiçbir ışık kaynağı yoktu. Karanlık sayılırdı.
Dış dünya tarafından bilinen, eski hayvanat bahçesinin bir zamanlar kuşlara ayırdığı, ama şimdi hiçbir canlılık belirtisi olmayan büyük binanın girişiydi burası. Neredeyse tamamı boştu, pek bir şey kalmamıştı. Terk edilmisliğin verdiği bir grilige bürünmüştü. Bir zamanlar siyah ve beyaz tonlarıyla duvar ve yerlerin dekore edildiği neredeyse anlaşılmıyordu bile. Hepsinin rengi gitmişti.
Buraların yaklaşık 20 yıldır boş olduğunu okumuştum. Hiç talip olan da olmamıştı. Sebebi de anlaşılıyordu elbette. Böyle bir şeye izin vermezlerdi tabii o şerefsizler.
Bir kez daha son hız koştum. Bizimkilerin benim için açık bıraktığı büyük kapıdan geçtim. Koşmaya devam ettim. Epey ileride durduklarını görebiliyordum.
Ben bir 80 metre falan uzaklaşmışken alarm sesinin o ürpertici sesi binada yankılandı. Biraz derinden de olsa rahatlıkla duyabiliyordum. Dişlerimi sıkarak hızımı arttırdım.
3 saniye.
2
1
Yeri titretip göğü inleten bir patlama ile sarsıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
ActionGerçeklesen Rüya(ajan) kitabının devamıdır. 1. kitabı okumadan da az çok anlayabilirsiniz. Ancak lise kısmını ve tanışma yerlerini merak ediyorsanız 1. kitabı okuyun. ... Anne babası bilinmeyen biri veya birileri tarafından öldürülen, sevdiği adam t...