34. Bölüm

228 28 12
                                    

34. Bölüm - Nikah Günü

Gözlerimi güçlükle araladım. Sanki gözkapaklarımın üstüne bir ton yük bindirilmişti. Kendimi kötü ve halsiz hissediyordum. Hareket etmeye çalıştım ama yapamadım. Zihnim buğulu bir cam gibiydi, algılarım zayıftı. Yavaş yavaş kendime geldim, ortamı ve durumumu seçebilir oldum. 

Ağzımı açmaya çalıştım ama yapamadım. Sert bir kumaşı tüm gerçekliğiyle hissettim. Sıkıca bağlanmıştı. Tıpkı ellerim gibi...

Kahretsin. Yine mi?

Bıkkınlıkla başımı geriye attım. En azından bunu yapabiliyordum. Acaba daha kaç kez yaşanacaktı bu? İnsanları yaratıcılığa davet ediyordum.

Yakınlarımda bir hareketlilik sezdim. Başımı olabildiğince çevirip karanlığa rağmen görmeye çalıştım. Kapının altındaki boşluktan ortama sızan ışık dışında bir aydınlatma kaynağı yoktu. Ama gözlerim alıştığından az çok cisimleri seçiyordum.

Hareket eden cismin bir insana ait olduğunu ve o insanın da benim gibi bir sandalyeye esir bırakıldığını gördüm. Açı olarak fazla gerimde kaldığı için birkaç saniyeliğine önüme döndüm. Ağrıyan boynumu esnetip rahatlatmaya çalıştım. Tekrar bakmayı deneyince yüzü de seçebilir olmuştum. Aras.

Onun da ağzı bağlandığından boğuk bir ses dışında tek kelime edemedi. Gerçi gerek de yoktu. Durum apaçık ortadaydı. Kaçırılmıştık. 

Önüme dönüp kendi üstümde gözlerimi gezdirdim. Merve görse en çok buna kahrolurdu, her bahse girebilirdim. Benim gerek yok deyip mırın kırın ettiğim ama yine de severek aldığım bembeyaz gelinlik bambaşka bir renk almıştı. Üstelik tülleri de yırtılmış, onarılamayacak bir hal almıştı. 

Tekrar Aras'a çevirdim başımı. Bakışlarımla konuştum. Bizde zaten şans olsa...

7 Saat Önce

Hazırlıklar tamamlanmış, nikah günü gelmiş çatmıştı. Ben son hazırlıklarla uğraşırken Merve yanımda çene çalıyordu.

Görüşemediğimiz tüm zamanı telafi etmek, boşlukları doldurmak adına sürekli muhabbetle geçirmiştik iki günü. Benim boşluklarım boşluk olarak kalmaya devam edecekti ancak Merve'ninkiler kimi zaman renkli çiçeklerle, kimi zaman sağanak yağmurlarla dolup taşmış, iyi kötü yaşanan bir sürü olayı bana aktarmıştı.

Ve her şey hazırdı. Nikah salonundaydık. Takım elbise giymiş Oğuz, Cem ve Gökhan'a kocaman gülümseyerek baktım. Üçü de çok yakışıklı görünüyordu. Abim de tüm karizmasıyla gelince tüm erkek kardeşlerim karşımda gibi hissetmiştim.

Cem yanıma geldi. Yanağıma bir öpücük bırakıp tebrik ettikten sonra kıvranmaya başladı. 

-Ne oldu? Bir şey söyleyeceksin sen. Çıkar ağzındaki baklayı.

Tek kaşımı kaldırıp attığım şüpheli bakışlara karşın pes etmiş gibi omuzlarını düşürdü. Etrafa bir göz attı. Asıl alanın giriş kısmında, kapıda birikmiştik. 

-Biz bir şey yaptık.

Destek ister gibi diğer ikiliye baktı. Onlar da yanımıza geldi ve beni biraz kenara çektiler. Diğerlerinin duyamayacağı yere.

-Ne yaptınız?

Koluyla Oğuz'u dürttü ama ondan bir tepki alamayınca kendisi konuşmaya devam etti.

-Patronu da çağırmış olabiliriz.

Bir an dediğini algılamaya çalıştım. Duraksadım. Sözcükler sonunda beynime ulaştığında ise gözlerim büyüdü.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin