20. Bölüm

373 41 0
                                    

Sorun büyüktü.

Gerçekten çok büyüktü.

Yeterince problem varken hayatımda, yeni bir güncellemeyle üst seviyeye ulaşmıştım bile. Bundan sonrasında yaşanılacak şeyleri ise hayal dahi edemiyordum.

Aras'ın tek yumurta ikizi olan psikopat çocuk, yıllardır beni seviyordu.

Böyle bir şeyden nasıl olur da haberim olmazdı?

Üstelik bir insanın böyle bir şey yaşaması olasılığı milyonda kaçtı?

Bahsi geçen üstün zekalı ama bir o kadar da şeytaniliğe sahip çocuk, Arel, anaokulundaki benim de içinde bulunduğum o olaydan sıyrılmayı başarmıştı. Aras bana gerçek açığa çıkıp Arel sorguya götürüldüğünde onun nasıl rol kestiğini anlattı. Hiç olmadığı kadar ağlayıp, her şeyin bir kaza olduğunu ve oyun oynadıklarını, düşeceğini hiç düşünmediğini söylemiş. Ayrıca düştüğü yerin çok yüksek olmadığını, çocuğun yüzme bilmediğinden haberi olmadığını o yüzden kurtulacağını düşündüğünü anlatmış. Bir dolu saçmalığı orada ortaya atarken, küçücük bir çocuğun isteyerek bir cinayet teşebbüsünde bulunduğuna kimse inanamamış elbette. Bu yüzden Arel'in anlattıkları doğru kabul edilip kaza diye kayıtlara geçilmiş.

Bu olayın Arel üzerinde etkileri daha da fazla olmuş ama görünüşe göre. Çünkü kameraların işlevini gayet iyi öğrenen Arel, hayatı boyunca bir daha aynı hatayı asla yapmamış. Hiçbir kameraya yakalanmadan, ardında hiçbir iz bırakmadan yapmış sonrasında yapacaklarını.

O an bir şeyi daha fark ettim. Benim kamera kayıtlarında gördüğüm kişi Aras değil de Arel ise, o halde Arel bunu bilerek yaptı. Zamanı kolladı, doğru vakit gelince ortaya çıktı ve bilerek o izi bıraktı. Böylece yıllardır yok olan ikiz kardeşten kimsenin haberi olmadığından, suç Aras'a kalacaktı. 

Her şey yavaş yavaş mantıkla buluşuyordu.

Arel yıllar içinde kayıtları halledip kendini yokmuş gibi göstermeyi başarmıştı. Kimlik problemlerini halletmiş, sanki hiç doğmamış gibi görünmüştü. 

Kayıtlar dışında tanıklara gelirsek, onu en iyi bilen iki kişi yani Aras ve Arel'in annesiyle babası ölmüştü. Komşular ise yalnızca dışarı çıkıp oynayan oğlan çocuğunu tanıyor, biliyordu. Bu kişi de Aras'tı. Diğer ikiz kardeşi gören duyan pek kişi olmamıştı. Akraba işleri ise tam bir muammaydı, yaşayan tek akrabaları anneanneleri idi ve o da alzheimer hastasıydı. 

Kusursuz.

Yok olmak için kusursuz şartlar.

-Annen ve baban, nasıl öldüler?

Dedim başka bir cevap için. Biraz tereddütte kalarak sormuştum ama yüz ifadesinde çok bir değişiklik olmadı. Düz bir ses tonuyla cevap verdi.

-Annem, önce babamı sonra kendini öldürdü. Zaten sorunları olan bir kadındı ve girmemesi gereken yerlere girmiş, bulaşmaması gereken şeylere bulaşmıştı.

Gözlerinde hüzünlü bir ifade geçti.

-Giderken babamı da bizden koparıp yanında götürmeyi tercih etti.

Bunun üstüne söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. Ne söylenebilirdi ki? Şu noktada yapılan hiçbir şey, hiçbir şeyi değiştiremezdi.

Arabaya geri binmiş, yolda ilerliyorduk. Gitmeden arka bahçeye şöyle bir bakmam bile anlattıklarında çok haklı olduğunu kanıtladı bana. Gerçekten ürkütücü bir havası vardı. 

Odalarına da bakmıştım. Aras da ben yukarıdayken beni sessizce takip etmişti. Bunun onun için zor olduğunu biliyordum. 

Odalardaki çoğu şey duruyordu. Aras'ın odasında, tam karşıda geniş bir pencere vardı. Önündeki fayans bölümde hala bir oyuncak araba ve çerçeve duruyordu. Ancak çerçevenin içi boştu, bir zamanlar ne olduğunu merak ettim. Ama sormadım.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin