32. Bölüm

283 28 4
                                    

32. Bölüm- Hazar'ın Öğrendiği Gerçekler, Çatı Katında Dans ve Aras'tan Beklenmeyen Teklif

Hazar ile Aras arasındaki gerginlik, sofrada edilen ufak muhabbetler sayesinde yavaş yavaş azalmıştı. Bu beni epey mutlu etti. Ama içimde, soyut odalarımdan birinde saklanan kurt ağzındaki koca sır parçasını sofraya bırakmak için sabırsızlanıyordu. Onu o odada tutmak güçtü.

-Şirkette işler nasıl?

Bir, kendime çektiğim dizime bir de sosunun bütünüyle ağzıma bulaşmasını umursamadan kocaman ısırdığım kuzu etine baktı. Sosu silme girişiminde bulunmadım. Rahatsız olduğu belliydi. 

-İyi. Yoğun.

Dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Aras olmasa kavga edeceğimiz kesindi ama bunu şimdi yapmayacaktık.

-İyi, iyi.

Dedim içeceğimden koca bir yudum alırken. Sahte gülümsemem tüm yüzüme oturmuştu.

Abim bakışlarını benden zar zor çekerek, rahatsızlığını gizleyemeden ve pek odaklanamadan Aras ile rastgele bir şeyler konuşmaya çalıştı. Fırsat buldukça uyarıcı hareketlerde bulunuyordu ancak her çabası duvara çarpıp geri dönüyor, benim daha bir görgüsüz davranmama sebep oluyordu. 

En son, yoğurda batırdığım fırınlanmış bebek havuçlardan birini iki hamlede ağzıma sokunca ayaklandı. 

-Mutfakta ufak bir işim var. Rüya, bana yardıma gelir misin?

Dilimi dudaklarımda gezdirip kocaman gülümsedim.

-Ah, elbette!

Ben de ayağa kalktım -hala peçete kullanmadığımdan ağız çevrem aynı durumdaydı- bana garip garip bakan Aras'a aynı şekilde karşılık verip sofradan uzaklaştım. Azra teyze hemen olayı toparlamak için neşeyle araya girdi, Aras'la yeni sohbet başlattı.

-Ne yapmaya çalışıyorsun sen?

Hazar, kolumdan tutup hışımla köşeye çekiştirdi. Yeniden sırıtmaya başlamıştım.

-Ne yapıyormuşum?

Arsızca yüzüne bakmam onu daha çok sinirlendirmişti. 

-Olgun bir kadın olduğunu düşünüyordum ama bugün Masal'dan bile daha çocuksun. Bu hareketler ne böyle! İlgi çekmeye mi çalışıyorsun?

Yakınımdaki mutfak masasına kalçamı yasladım. Başımı sözlerinden hiç etkilenmeyerek kaldırdım. 

-Tüm işimin gücümün arasında kırk yılda bir aklına gelince uğradığın eve geldim ben. Senin için! Ama şu haline bir bak! Ciddiye bile alamıyorum seni şuan. 

Sonunda avucumdaki peçeteyle ağzımı yüzümü temizledim. Sakince gidip çöpe attım ve ifadesiz bir yüzle yanına döndüm.

Dimdik dikildim karşısında. 

-O zar zor ayrılabildiğin işin ne ki tam olarak? Çalışanlarından herhangi biri senin kadar çok çalışıyor mu? 

İnanamıyormuş gibi baktı.

-Şimdi bana bunu gerçekten soruyor musun? 

Başını salladı. Sakinleşmek ister gibi bir süre benden uzağa baktı.

-Şu şirket için ne yaptın ki sen? Tamam, yaşadıkların zor şeylerdi. Seni anlıyorum ve bu yüzden hep alttan aldım ama şimdi gelip çalışma şeklimle alakalı bana nasıl hesap sorabilirsin?

Ağzımı açtım ama devam etti.

-Bir yıldır yüzünü bile görmüyorum doğru dürüst! Ortadan kayboldun ve arkanda bıraktıklarını umursamadın bile. Ne yaptın ki onca zaman? Çünkü hiç bahsetme gereği de duymadın.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin