41.BÖLÜM "TAKAS"

152 2 0
                                    

CİHANGİR'DEN

"Boşu boşuna şuan dayak yiyorsun. Kime çalıştığını söyle kurtul."

"Sen beni kolay lokma mı sandın? Ben kimseye konuşmam boşuna uğraşma."

Timur denen herifi Özgür bulup getirmişti. Ona şirkete dönmesini söylemiştim. Orada benim yerime birkaç işi halledip geri dönecekti. Saatlerdir bu Timur itini konuşturmaya çalışıyordum. Kime çalıştığını öğrenememiştim tek kelime etmemişti. Sandalye çekip oturdum. Karşımda sandalyeye bağlı yüzü gözü kan içinde oturuyordu.

"Konuşmamakta kararlısın yani öyle mi?"

"İstersen beni öldürebilirsin ama tek kelime alamazsın ağzımdan."

"Senin benimle bir derdin olmadığını biliyorum o yüzden seni öldürmem. Birinin köpeğisin belli."

"Ne oldu acıdın mı bana?"

"Sana ne acıyacağım lan sen ölünce arkandan ağlayacak çoluk çocuğun var. Onlara acıdığımdan."

Gelen araba sesi ile kafamı arkaya çevirdim. Özgür gelmişti. O sırada telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkarıp kimin aradığına baktığım da gizli numara yazıyordu. Bu kimdi şimdi?

"Efendim"

"Cihangir Beyimiz nasılsınız?"

"Tanıyamadım."

"Çok kırıldım bak şuan."

"Kimsin sen?"

"Serdar ben Serdar. Hani şu zamanında hapise yolladığın Serdar."

Nerden çıkmıştı şimdi bu herif? 3 yıl önce bizim işimize taş koymaya çalışıyordu. Bizi güya bir silah ticareti ile suçluyordu. O zaman onun kurduğu oyunu fark edip bize kurduğu tuzağa kendi düşmesini sağlamıştım. Hapse girmişti.

"Hayırdır Serdar sen ne yüzle arıyorsun beni?"

Kısa bir kahkaha attı. "Sana meraklı değilim Cihangir ama elinde ki adam benim adamım."

Timur'a baktığımda şimdi her şey anlaşılıyordu. Timur, Serdar'ın adamıydı. Bu oyunu da Serdar kurmuştu. Sinirlenip bağırmaya başladım.

"ŞEREFSİZ HEPSİ SENİN OYUNUNDU DİMİ."

"Evet ben yaptım. Sen şimdi bırak oyunu da Timur'u sal."

Bu sefer gülen taraf bendim. "Ulan sen oturduğum yerden bana emir verebileceğini mi sandın."

"Sanmıyorum veriyorum."

"Sen kimsin ki ben senin dediğini yapacağım lan!"

"Yani senin tercihin tabii istersen bana Timur'u vermeyebilirsin. Bende sana Gizem'i vermem."

Bir anda gözlerim irileşti. Gizem onun elinde miydi? Ona zarar vermiş miydi? Daha da fazla sinirlenmeye başlamıştım.

"Ne diyorsun lan sen!" Diye çıkıştım.

"Dur bekle vereyim telefona." Dedikten sonra Gizem'in sesini duydum.

"Cihangir." Allah kahretsin Gizem'i kaçırmıştı şerefsiz.

"Gizem iyi misin güzelim sana zarar verdi mi?"

"Hayır vermedi." Sesi sakin geliyordu ama yine de korktuğu belliydi. Tekrardan Serdar'ın sesini duydum.

"Şimdi beni iyi dinle Cihangir. Gizem ile Timur'u takas yapacağız. Sen onu sağ salim getireceksin ben de sözlünü."

Derin bir nefes alarak konuştum. "Tamam, o kızın kılına bile zarar vermeden getireceksin bana."

ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin