Silah sesleri kesilmiyordu. Cihangir her ateş ettiğinde yüreğim hopluyordu. Sanki o an ona bir kurşun isabet edecek gibiydi. Korkudan kıpırdamıyordum bile. Cihangir'in konuşması ile ona döndüm.
"İyi misin güzelim?" Ona kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim.
"Tamam şimdi beni iyi dinle. Birazdan buradan çıkaracağım seni. Arabaya binip gideceğiz ama çok hızlı olmamız lazım tamam mı?"
"Tamam."
Elimi tuttu ve etrafı tekrar kontrol etti. Birden beni çekmesi ile hemen arka koltuğu kapısını açtı önce beni bindirip kapıyı kapattı sonra hızlıca kendi bindi. Kurşunlar arabaya isabet ediyordu ama içeri girmiyordu. Büyük ihtimalle araba zırhlıydı. Cihangir'in arabasının zırhlı olduğunu bilmiyordum. Arabayı çalıştırdı ve gaza bastı. Takas yapılan alandan çıkarken silah sesleri hala durmamıştı. Arkaya baktığımda Cihangir'in adamları da arkamızdan geliyordu. Biz uzaklaştıkça sesler azalıyordu. Sanırım bitmişti.
Arabada sessizlik hakimdi. Bir süre daha son hızla ilerledikten sonra Cihangir arabayı yolun kenarında durdurdu.
"Niye durduk?" Arkasına dönüp yüzüme baktı.
"O herif sana zarar vermedi dimi güzelim?"
"Hayır vermedi." Yüzü endişeli bir ifade içerisindeydi. Elimi tuttu.
"Çok korktun mu?" Onu gülümsetecek şekilde cevap verdim. İki parmağımı birbirine yaklaştırdım.
"Biraz korkmuş olabilirim." Dedim ve gülümsedim.
Bir eli ile yanağımı okşayarak gülümsedi.
"Özür dilerim. Benim yüzümden sürekli başına bir şeyler geliyor. Ben buna engel olamıyorum."
"Cihangir, biz seninle bu yola her ne kadar iyi bir şekilde çıkmasak da sonu güzel olsun diye çabalıyoruz. Her türlü engeli, zorluğu beraber yeneriz biz. Hem bak kurtardın beni, yanındayım. Her zaman olacağı gibi."
"Ama yine de..." Lafını tamamlamasına izin vermedim.
"Ben seni çok seviyorum. Sonucu ne olursa olsun her şeye rağmen seni sevmeye de devam edeceğim."
"Benim güzeller güzelim. Seni çok seviyorum." Diyerek arkaya uzanıp alnımı öptü.
"Yanına geleceğim." Diyerek arka kapıyı açıp indim ardından Cihangir yanına bindim. O da tekrar arabayı çalıştırdı ve sürmeye devam etti.
Yolda bana Serdar'ın beni nasıl kaçırdığını sordu. Bende ona otoparkı ve sonrasını anlattım. O da bana adamlarının arasında Serdar için çalışan biri olduğunu söyledi. Buna gerçekten şaşırmıştım. Cihangir adamlarına güvenirdi. Bu sayede de Serdar'ın, Murat meselesini nasıl bildiğini öğrenmiştim. Eve değil şirkete doğru gidiyorduk.
"Cihangir, babamların haberi var mı?"
"Sadece babanın ve babamın haberi var. Annemler korkarlar diye söylemedik onlara."
Babamın çok korktuğuna emindim. Bir an önce onu görmek istiyordum. Çocukken de böyleydi. Ne zaman korksam hep babamın yanımda olmasını isterdim.
****
Asansörün kapısı açıldığında inip babamın odasına doğru ilerledik. Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde babam ve Selim Baba üzgün bir şekilde oturuyorlardı. Babam beni görünce hızlıca ayağa kalkarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
"Kızım, güzel kızım benim." Geri çekilerek tekrar konuştu.
"İyisin değil mi bir yerinde bir şey yok." Hala çok endişeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
ChickLitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...