"Seni dinliyorum." Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Aslında bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum ya da anlatırken zorlanıyorum." Cevap vermeyince devam etti.
"16 yaşındaydım. Benimle aynı yaşta bir kuzenim vardı, adı Fatih. Çocukken onunla yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmezdi. Aynı kıyafetleri alır ikiz gibi gezerdik ortada zaten benziyorduk da tip olarak. Kısacası tıpkı sen ve Melis gibiydik. Bir gece ben yine onlarda kalırken Fatih, amcamın cebinden arabanın anahtarını gizlice almıştı. Başta kabul etmesem de ikna etmişti beni ve evden çıkıp arabayla bir tur atacaktık. Ama hiçbir şey planladığımız gibi olmadı."
"Ne oldu o gece seni bu kadar etkileyen?" Sesli bir şekilde nefes verdi. Onun için anlatması zor bir durumdu sanırım.
"Evden çıktık, arabayı Fatih kullanıyordu. Bir tur o kullanacaktı diğer tur ben. Ergenlik işte hep bir araba sürme hevesi vardı içimizde. O sokak senin bu sokak benim geziyorduk. Gece olduğu için hava karanlıktı farları yaksak bile yine de tam aydınlık değildi ortalık. Sarhoşun teki bir anda önümüze çıkınca Fatih panikledi, fren yapamadı. O an hızlıca direksiyonu sola kırdı ve bir arabaya çarptık. Kazanın etkisiyle başımı çarpmıştım kafamı yavaşça kaldırmak istediğimde hiç gücümün kalmadığını anladım. Sanki üzerimden tır geçmiş gibiydi hiçbir yerimi oynatacak halim yoktu."
Şaşkın ve hüzünlü bakışlarla Cihangir'e bakıyordum. Anlatırken bile o anı tekrar yaşıyor gibiydi.
"Peki Fatih ona ne oldu?"
"Gözlerimi hastanede açtım. Annemler hem ağlıyor hem de ben uyandığım için mutluydular ama yüzlerinde yine de acı vardı. Fatih'i sorduğum da cevap vermediler, sonradan öğrendim her şeyi."
Tekrar duraksadı. Sanırım Fatih'e çok kötü bir şey olmuştu. Yine derin bir nefes aldı." Fatih kazadan hemen sonra hayatını kaybetmiş."
Gözlerim irileşmişti ve elim benden bağımsız şekilde ağzıma gitmişti. Daha yaşı çok gençti ama bir heves onun hayatını kaybetmesine sebep olmuştu.
"Nasıl?"
"Kazada camlar kırılınca büyük bir cam parçası Fatih'in göğsüne saplanmış. Çok kan kaybetmiş, ambulans geldiğinde müdahale etmiş ama Fatih çoktan can vermiş."
"Ailesi?"
"Amcam ve yengem yıkıldılar tabi oğulları ölünce. Bir süre zor dönemlerden geçtiler ama acıyı veren Allah sabrını da veriyor. Şuan da İngiltere de yaşıyorlar. Bir de kızları var Defne, Fatih'in kardeşi o da herhalde şuan 18 yaşındadır. Kazanın olduğu zaman çok küçüktü, 8 yaşındaydı."
"Çok küçükmüş daha, çok üzüldüm Fatih'e."
"İşte hastanede hasta olarak kalmak bana her zaman bu olayı hatırlatıyor. O yüzden sevmiyorum orada kalmayı."
Cevap vermemiştim. Yaşadığı acı çok büyüktü. Kuzeni yanı başında ölmüştü. Melis'e bir şey olsa ben nasıl dayanırdım hiç bilmiyordum. Cihangir'in sesi ile düşüncelerimi bir kenara bıraktım.
"Neyse bunları hatırlayıp tekrar kendimizi üzmeyelim."
"Haklısın, hadi sen biraz dinlen." Ona yatağa uzanmasında yardım ettim. "İyi geceler."
"Gidiyor musun?"
"Evet, sonuçta benim de bir evim var."
"Ya gece ağrım olursa?"
"İlaç içersin."
"Peki ya yine sızıntı olursa?"
"Merak etme o yara sabaha kadar sızıntı yapmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Chick-LitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...