Kolumda ki saate baktığımda saat 11'i geçmişti. Emine Teyze uyuyordu. Üzerinde ki örtü biraz açılmıştı. Kalkıp hafifçe örtüyü tekrar örttüm üzerine. O sırada titreşimde olan telefonum titremeye başladı. Arayan Melis'ti. Sessizce hareket ederek odadan çıktım.
"Efendim Melis."
"Napıyorsun mavişim, durumlar nasıl?"
"Aynı işte canım Emine Teyze normal odada, Selim Amca'da kendine geldi bugün."
"E güzel haber bu! İnşallah çabucak iyileşirler."
"İnşallah. Siz napıyosunuz teyzemler nasıl?"
"Bizde aynı ya değişen bir şey yok. Selamı var sana."
"Aleyküm selam."
"Hadi iyi geceler mavişim."
"Sana da canım benim." dedim ve kapattım. Bu durumlardan ötürü aslında pek görüşmüyorduk o yüzden de özlemiştim Melis'i. Yarın pazartesi günüydü ve benim saat 1 de dersim vardı. Emine Teyze'ye kahvaltısını yaptırır sonra da giderim diye düşünüyordum. Odaya tekrar girdim ve sessizce hareket etmeye özen göstererek cam kenarında ki koltuğa oturdum. Akşam olduğunda şehrin içinde ki ışıklar nedense hoşuma giderdi. Güzel bir görüntü oluştururdu.
Yaşadıklarımı düşününce ister istemez gözlerim doluyordu. Okulum birkaç ay içinde bitecekti ve ben evlenecektim. Çok zor ve ağır bir şeydi benim için. İstemediğim bir adamla istemediğim bir evlilik yapacaktım. O nefret ettiğim adamın iki gündür annesinin yanında kalıyordum. Annesi ve babası gibi olsaydı keşke o da. Bu kadar gaddar ve kötü niyetli değil. Belki iyi huyları da vardı bilmiyorum ama yine de bana yaşattığı şeylerden ötürü nefret ediyorum ondan.
Kapı çaldı. Kapıyı aralayıp içeriye kafasını sokan Cihangir'i görmemle 'sessiz ol' dercesine parmağımı dudağımın önüne götürdüm. O da sessiz bir şekilde Emine Teyze'nin yanına gitti ve elinin üzerini öptü. Sonra yanıma geldi.
"Hadi gel." diye fısıldadı.
"Nereye?" dedim aynı sessizlikte.
"Burda uyuma belin falan tutulur."
"Yok iyiyim ben böyle."
"Ya hadi kızım gel işte sonra yok belim ağrıdı yok başım ağrıdı diceksin."
"Allah Allah ne zaman dedim de şimdi öyle diyim?"
"Hem gel bak seninle bir şey konuşucam."
"Sonra konuşuruz şimdi istemiyorum."
"Çok önemli ama bak sonra neden daha önce söylemedin deme bana." dedi. Şuan ne diyeceğini gerçekten merak etmiştim.
"O kadar önemli ne olmuş olabilir?" dedim.
"Gel işte konuşalım." dediğinde ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. O da peşimden geldi ve sessizce odadan çıktık.
Odadan çıkınca artık rahat rahat normal bir şekilde sordum.
"Hadi söyle ne söyleyeceksen."
"Burda olmaz."
"Nedenmiş o?"
"Ayak üstü konuşamayız Gizem."
"Neyle ilgili bu konu?"
"Bir yere gidelim anlatıcam ben sana her şeyi en detayına kadar." dedi ve ilerleyecekken onu durdurdum.
"Ya ben bir yere falan gitmiyorum ne söyleyeceksen burda şimdi söyle işte."
"Olmaz Gizem bunu böyle konuşmayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
ChickLitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...