CİHANGİR'DEN
Gizem ile kavga edince gözleri dolduğunda banyoya gitmişti. Bende sakinleşmeye çalışıyordum. O sırada telefonumun titrediğini farkettim. Gizem'i almaya gelirken rahatsız edilmemek için sessize almıştım. Özgür arıyordu.
"Söyle Özgür."
"Uyanmışsın abi. Geçmiş olsun." dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım.
"Ne diyorsun oğlum? Ne geçmiş olsunu?"
"Abi rahatsızlanmışsın ya işte yenge öyle söyledi. Uyuyor dedi."
"Ben mi rahatsızlanmışım? Doğru düzgün anlat oğlum şunu."
"Abi ben bir saat önce seni aradım. Yenge açtı telefonu. Senin rahatsız olduğunu uyuduğunu söyledi. Bende sen sanıp konuştum işte onun olduğunu bilmeden. Özür dilerim abi."
"Ne dedin Gizem'e?"
"Murat'ı takip ettiğimizi söyledim. Şimdi paketledik abi depoya gidiyoruz. Kerem'in evinden çıkarken bizim adamlardan birini farkedince bizde almak zorunda kaldık."
Zaten sinirliydim sakinleşmeye çalışırken bide üstüne Gizem beni oyuna getirmişti. Bunun bedelini ödetecektim ona."Tamam kapat gelicem ben depoya. Ben gelene kadar da güzelce ağırlayın Murat'ı anlasın nasıl bir yanlış yaptığını."
"Emredersin abi." Telefonu kapatınca lavabonun önüne gittim ve kapıdan konuştum.
"Gizem çık dışarı konuşucaz seninle!" dedim sinirli sesimle.
"Defol git Cihangir! Seninle konuşmak istemiyorum!" Her dakika her saniye beni delirtmeyi başarıyordu. Bilerek beni yanına çağırmıştı ona bir hesabı kapatıp gelicem dediğimde engellemek için yapmıştı bunu. Oyun kurmuştu bana. Aklıma gelen şey ile tekrar konuştum.
"Tamam konuşmak istemiyorsan eve bırakayım seni."
"Sana neden inanayım?"
"İyi ben gidiyorum o zaman anlarsın doğruyu söyleyip söylemediğimi." Dediğim de kapıyı açtı. Gözleri ve burnu hafif kızarıktı. Ağlamıştı belliydi. Ama bu ona yapacağım şeyden beni vazgeçiremezdi. Kolundan tutup salona götürdüm.
"İyi eğlendin mi bari bana kurduğun oyunda!" dedim.
"Cihangir bak ben-"
"Sen ne Gizem sen ne! Sen sırf o şerefsizleri öldürmeyeyim diye yanına çağırdın beni! O da yetmezmiş gibi Özgür'ün aradığını da söylemedin. Gerçi niye söyleyesin ki planın suya düşerdi dimi!"
"Evet yalan söyledim oldu mu! Benim yüzümden birini öldürecektin çünkü. Ben, benim yüzümden biri ölsün istemedim! Şimdi anladın mı neden yaptığımı!"
"GİZEM BEN O İTİ ÖLDÜRMEZSEM O SENİ ÖLDÜRECEK! HALA GELMİŞ BANA ÖLMESİNİ İSTEMİYORUM DİYORSUN! SEN NEDEN BU HERİFİ KORUYORSUN HE! SÖYLESENE NİYE BU KADAR ÖNEMSİYORSUN!" bağırarak ve ima ile konuşmuştum. O kadar sinirliydim ki neyi neden söylediğimi bile bilmiyordum.
"NE KORUMASINDAN BAHSEDİYORSUN SEN BE! NİYE KORUYAYIM ONU! BEN SADECE KİMSE ÖLMESİN İSTİYORUM!" Bu sefer bağıran taraf o olmuştu.
"HEM BEN ONU KORUMUYORUM DİYORSUN HEM DE KİMSE ÖLMESİN DİYORSUN! BANA DOĞRU DÜZGÜN CEVAP VER! SEN BU ADAMI NEDEN ÖNEMSİYORSUN BU KADAR!"
GİZEM'DEN
Cihangir'in son söylediği şey ile gözüm dönmüştü. Bir anda sert bir tokat attım ona. Tokat atmamla kafası hafif sağ tarafa dönmüştü. Bana ima ettiği şey çok ağırdı. O adamdan nefret ederken onu önemsediğimi ve koruduğumu söylemişti. Ya ben neden beni kaçıran adamı önemseyeyim ki. Saçma düşünüyordu. Sert bir şekilde kolumdan tuttu ve sürüklemeye başladı beni. Evden çıkmıştık ve arabaya kadar da sürüklemeye devam etmişti. Kapıyı açıp beni içeri fırlatmıştı. Evet resmen fırlatmıştı. Sonra da sinirli bir şekilde kendi bindi ve sertçe kapısını kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
ChickLitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...