ERTESİ GÜN
Dün hep beraber yemek yedikten sonra Cihangir gitmişti ve bende dinlenmeye odama gelmiştim. Aslında bedenen bütün yorgunluğumu hastanede dinlenerek atmıştım ama psikolojik olarak gerçekten çok yorgundum. Yaklaşık yarım saat önce uyanmış yaşadıklarımı düşünüyordum. Cihangir'in hayatıma girişinden bugüne kadar her şeyi hemde. Çok zor dönemlerden geçmiştim gerçekten ama şuan mutluydum. Artık başımızda ki beladan kurtulduğumuza göre normal yaşantımıza geri dönmemiz de bir engel yoktu.
Yatağımdan kalkarak banyoya girdim ve yüzümü yıkadım. Komodinin üzerinde ki telefonumu alarak odadan çıktım. Aşağı inerek mutfağa girdim. Nazoş arkası dönük bir şekilde telefonla konuşuyordu. Benim mutfağa girdiğimin fark etmemişti.
"Anladım kızım, sen Akın'a hiç çaktırma benimle konuştuğunu." Akın, Nazoş'un oğluydu. Benimle aynı yaştaydı. Evli ve Edirne de yaşıyordu. Eşi çok tatlı bir ve sıcakkanlı bir kızdı. Nazoş tekrar konuşmaya devam etti.
"Tamam canım ben bugün göndereceğim sen de kenarda köşede birikim vardı dersin ona."
Hala beni farketmemişti.
"Öpüyorum kızım seni görüşürüz."
Telefonu kapattığın da beni fark etmesi için ona seslendim.
"Nazoş"
Yerinde sıçrayarak arkasını döndü. Eli kalbinin üzerinde konuştu.
"Ay! Korkuttun beni deli kız." Yanına giderek konuştum.
"İyi misin?"
"İyiyim iyi."
"Şey Nazoş, ben istemeden kulak misafiri oldum da. Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"
"Yok kızım sağ ol ben halledeceğim bugün. Akın'ın biraz borcu varmış da, gelinimle konuştum biraz para yollayacağım. Akın'ı bilirsin gururludur istemez, şimdi de yollayacağımdan haberi yok."
"Çorbada benim de tuzum olsun, bende yardımcı olayım olur mu?"
"Yok kızım ben göndereceğim. Biraz alacağım vardı birkaç kişiden onları alırım."
"Nazoş ben de yardım edeyim hemen göndeririz. Hem Akın benim kardeşim gibi, zor gününde yanında olmak istiyorum."
"Çok sağ ol kızım, her zaman yanımdasınız ailen ile."
"Ya sen de bizim ailemizdensin tabii ki yanında olacağız." Diyerek yanağından öptüm. O da beni öptü. Geri çekilince aklıma annemler geldi. Onları uyandığımdan beri hiç görmemiştim.
"Nazoş annemler nerede?"
"Baban şirkete gitti, annen de market alışverişine çıktı kızım." Kafamı anladığımı belirten şekilde salladım. Telefonumun çalması ile kimin aradığına baktım. Cihangir arıyordu.
"Efendim."
"Günaydın güzelim."
"Günaydın."
"Nasılsın, iyisin değil mi?"
"Ben iyiyim asıl sen nasılsın, yaraların iyileşti mi tamamen?"
"İyiyim sıkıntı yok." Ben cevap vermeyince o tekrar konuştu.
"Gizem ben sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."
"Hani ben vurulunca kız isteme işi ertelendi ya.."
"Evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
أدب نسائيHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...