32.BÖLÜM "HUZUR"

219 3 0
                                    

CİHANGİR'DEN

Gizem kaçırıldığın da onun tutulduğu eve doğru gidiyorduk. Bize doğru bir araba geliyordu ve arabayı kullanan kişinin Gizem olduğunu görmüştüm. Bizi farketmesi için selektör yapacakken sol taraftan çıkan araç Gizem'in kullandığı arabaya sert bir şekilde çarpmıştı. Anında fren yaparak arabadan indim. Adamlarım da benimle beraber inmişlerdi. Gizem'in arabası kenara savrulmuştu. Diğer araba da yolun ortasında duruyordu. İkisinde de bir hareketlilik yoktu. Hızlıca koşarak Gizem'in arabasına yaklaştım ve ona seslendim. Beni duyduğundan emin değildim. Gözleri kapalı bir şekilde direksiyonun üzerine yığılmıştı.

****

Hastane odasının önünde doktorun içerden çıkıp konuşmasını bekliyorduk. Herkes buradaydı. Gizem'in ailesi, benim ailem, Melis ve onun annesi. Hepimiz içeriden gelecek iyi haberi bekliyorduk. Gizem'e bir şey olma ihtimali beynimi kemiriyordu. Ona benim yüzümden bir şey olursa kendimi affedemezdim. Biz her şeyi düzeltmeye başlamışken önce ben, şimdi de Gizem yaralanmıştı.

Kapı açıldığında odadan çıkan doktora gözlerimizi çevirdik. Hızlıca doktorun yanına giderek konuştum.

"Nasıl durumu doktor?"

"Sakin olun Cihangir Bey, Gizem Hanım gayet iyi. Sadece kaza sırasında sanırım başını çarpmış ve bir de sol kolu biraz ezilmiş biz gerekli müdahaleyi yaptık. Kolunu iyileşene kadar fazla zorlamamalı."

"Anladım sağolun. Görebilir miyiz peki şuan?"

"Daha kendine gelmedi uyandığında girebilirsiniz."

"Peki sağolun." Doktor beni başı ile onaylayarak yanımızdan ayrıldı. Annemler korku içerisinde bekliyorlardı, doktorun söylediklerinden sonra içleri biraz olsun rahatlamıştı. Açıkçası bende rahatlamıştım. Annemler tekrar kalktıkları yere oturdular. Babam ve Ahmet Baba yanıma geldiler. Babam lafa girdi.

"Nerede o it?"

Kerem den bahsediyordu. Başka kim it olabilirdi ki zaten.

"Burada o da." Diye yanıtladım. Gizem'e çarpan araba Kerem'in arabasıydı. Bizzat kendisi bilerek çarpmıştı ona. O an ben hızlıca Gizem'i alıp hastaneye getirmiştim. Arkamdan da Özgür ve diğer adamlar o şerefsizi getiriyorlardı.

"Bu iş fazla uzadı Cihangir, o iti bu dünyadan silme vakti geldi ."

"Sen merak etme baba Kerem bu sefer elimden kurtulamayacak." Lafımı bitirmemle Ahmet Baba konuştu.

"O haysiyetsizin yaptıkları yetti artık! Hayatımıza girdiği günden beri gün yüzü göstermedi. Tekrar bir zarar vermeden bitir işini oğlum."

"Tamam baba." İkiside geriye annemlerin yanına dönerken koridorda bana doğru yürüyen Özgür'ü gördüm. Yanıma gelerek konuştu.

"Abi Kerem aşağıda. Başına da bir sürü adam diktim kaçmasın diye."

"Aferin koçum."

"Ne yapacağız abi?"

"O it fazla bile yaşadı, geberme vakti geldi onun."

"Depoya göndereyim mi?"

"Gönder aslanım."

"Emredersin abi." Özgür tam gidecekken kolundan tutarak onu durdurdum.

"Ben gelene kadar hiç kimse ona dokunmasın. Ben geldiğim de tadını çıkara çıkara bitireceğim işini."

"Tamamdır abi." Özgür yanımdan ayrılınca birden ağrı bastırdı. Bugün fazla ve ani hareketlerde çok bulunmuştum. Üstelik yaralarım tamamen iyileşmemişken. Oturma yerlerine giderek oturdum. Ağrıların geçmesini beklerken bir yandan da Gizem için dua ediyordum.

ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin