"Merhaba Gizem."
O buradaydı. Yanımdaydı. Şaka gibiydi ama şuan Emre yanımdaydı. Emre ile liseden tanışıyorduk. O zamanlar çok yakın arkadaştık ama Emre'nin bana aşık olduğunu öğrenmiştim. Ben ona karşı bişey hissetmiyordum benim için hiçbir zaman arkadaştan öte bir şey olmamıştı Emre. Bana beni sevdiğini söyleyip sevgili olmak istediğini söylediğinde kalbini kırmadan onu reddetmiştim ve konuyu açmamasını istemiştim. Onu kaybetmek istemiyordum. Ama o benim için sadece arkadaşımdan ibaretti. Hatta kardeşim derdim ama ötesi olmazdı asla olamazdı.
Onu reddettiğim gün dayanamayıp ortalığa saldırmıştı. Bir kafedeydik ve mekanı dağıtmıştı. Sürekli 'neden' diye kendi kendine bağırmıştı. Daha sonra 'beni ne hale getirdiğini gördün mü' deyip gitmişti. O günden sonra ne bir haber almıştım ne de onu görmüştüm. Şaka gibiydi daha yaşımız kaç başımız kaç sevgili olmak istemişti ben istemeyince de her yeri yakıp yıkıp suçu bana atmıştı. Ve bir daha da haber yoktu. En son şehir dışına taşındıklarını öğrenmiştim o kadar. Beni bu derin düşüncelerden onun konuşması kendime getirmişti.
"Konuşmayacak mısın benimle?"
"Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Haklısın şaşırmakta. Sonuçta kaç senedir görüşmüyoruz."
"Evet."
"Ee nasılsın?" gülümseyerek sormuştu bu soruyu. Bende aynı şekilde gülümseyerek cevapladım.
"İyiyim çok şükür, sen?"
"İyiyim. Burada mı okuyorsun?"
"Yok hayır Melis burda onu bekliyorum."
Melis'i tanıyordu. Aynı okulda olduğumuz için neredeyse her tenefüs beraberdik üçümüz.
"Aa Melis burada mı?"
"Evet."
"Onu da görmüş olurum." dedi memnun bir ifade ile. Gülümsedim. Sadece gülümsedim. Aslında özlemiştim onu, onunla olan anılarımı, derdim olduğunda bir Melis ile bir de Emre ile konuşurdum. Eskiyi özlemiştim aslında ben eskiden yaşadıklarımı. Şuana bakılırsa o zamanlara dönmek için neleri vermezdim ki. Cihangir hayatıma girene kadar gerçekten mutlu ve huzurlu bir hayatım vardı.
Bir süre sessizlik oldu. Tekrardan konuştu Emre.
"Gizem ben o gün için senden özür dilerim."
Hangi günden bahsettiğini anlamıştım. Gittiği günden bahsediyordu.
"Nerden çıktı şimdi bu?" diye sordum sakince.
"O günü senin aklında kötü anılarla kalsın istemiyorum. Bu yüzden özür dilerim. Yaptığım çok saçmaydı. Kusura bakma."
Onca zaman sonra neden bunun özrünü diliyordu ki. Biraz durduktan sonra konuştum.
"Önemli değil. Eskide kaldı zaten boşver."
"Haklısın." dedi ve tebessüm etti.
"Ee neler yaptın bunca zaman?" diye sordum. Merakıma yine yenik düşmüştüm.
"İzmirdeydim. O gün senin yanından çıktıktan sonra eve gittim. Babannemin vefat ettiğini öğrendim. Onun benim için ne kadar değerli olduğunu en iyi sen bilirsin. Sonra oraya taşınmak zorunda kaldık ailevi sebeplerden ötürü. Bende bana kızgınsındır veya görüşmek istemezsin diye de konuşmaya çekindim açıkçası. Tabi aklım sonradan başıma geldi. İşte ortak arkadaşlarımıza taşındığımızı söyledim haberini almışsındır."
Söylediklerini hayretle dinliyordum. Babaannesi onun için her şeyiydi hayatta. Onu kaybettiğinde ne kadar büyük bir acı çektiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Chick-LitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...