36.BÖLÜM "PİKNİK"

153 1 0
                                    

Şuan sıkıntıdan patlamak üzereydim. Resmen bir saattir odada Cihangir'i bekliyordum ama hala gelmemişti. Sekreterin getirdiği çaydan son yudumu içip ayağa kalktım. Biraz daha cama yaklaştım ve manzarayı seyretmeye başladım.

Cihangir sabah arayıp şirkete gelmemi söylemişti. Konuşmamız gereken bir konu olduğunu deyince gelmiştim. Ama konunun ne ile ilgili olduğunu anlamamıştım. Sorunca da söylememişti. Bende bir saat önce gelmiştim ama toplantıya girmek üzere oldukları için, Cihangir beklememi söylemişti. Acaba toplantı ne zaman bitecekti? En azından bunu öğrenirsem iyi olurdu. Sekreterin yanına gitmek için odadan çıkacağım sırada elinde dosyalar ile Cihangir içeriye girdi.

"Nereye güzelim?"

"Bitti mi toplantı?"

"Evet. Sen nereye gidiyordun?"

"Toplantının ne zaman biteceğini sormaya gidecektim."

"Sıkıldın mı?"

"Çok."

Masasınına doğru yanaştı ve elinde ki dosyaları üzerinde bıraktı.

"Hazırlan o zaman çıkalım."

"Nereye?"

Yanıma doğru geldi ve konuştu.
"Bilmem, yol bizi nereye götürürse."

"Yanlız ben hiçbir şey anlamadım. Önce konuşmaya diye çağırdın şimdi de gidelim diyorsun."

"Ben sana bir söz verdim güzelim. Şimdi de onu yerine getireceğim."

"Ne sözü?"

"Eski kötü anıların yerini güzelleri ile doldurup, eskileri unutturacağıma dair söz verdim."

"Evet verdin."

"İşte bugün de bunu yapacağız. Belki hepsini bir güne sığdıramam ama bugünü dolu dolu geçireceğimize emin olabilirsin."

"Sözümün eriyim diyorsun yani."

"Aynen öyle. Hadi çıkalım." Koltuğun üzerine bıraktığım çantamı aldım ve beraber odadan çıktık. Giderken de babamlara 'Görüşürüz' deyip şirketten çıktık ve arabaya bindik. Nereye gideceğimizi bilmediğim için Cihangir'e dönerek merakla sordum.

"Nereye gideceğiz peki?"

"Sürpriz olsun."

"İpucu yok mu?"

"Hayır yok."

Parmağımın ucunu göstererek konuştum.
"Şu kadarcık söylesen olmaz mı?"

Gülümsedi ve konuştu. "O zaman şöyle söyleyeyim çok sessiz, sakin ve huzur dolu bir yere gideceğiz."

Verdiği ipucundan sonra nereye gideceğimizi gerçekten çok merak etmiştim. Önüme döndüm ve heyecanla beklemeye başladım.

Yarım saat süren bir yolculuğun ardından sanırım gelmiştik. Dışarıya baktığımda göl kenarında bir yere gelmiştik.

"Geldik." Cihangir konuşup arabadan inince bende peşinden indim. Arabanın etrafından dolanarak yanıma geldi. Gözlerimle etrafı inceledim. Gerçekten de sessiz ve huzur dolu bir yerdi. Bunu arabadan indiğim ilk an anlamıştım.

"Nasıl beğendin mi?"

"Dediğin kadar varmış gerçekten."

"Fazlası var." Diyerek arabanın arka tarafına geçti ve bagaj kapağını açtı. Ne yaptığını merak ettiğim için yanına gittiğim de bagajda büyük bir sepet gördüm. Cihangir sepeti eline aldığında kafamı kaldırıp sordum.

ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin