Kolumda ki saate baktığımda saat 3'e geliyordu. Tepsiyi alıp boşları topladım kahve içelim baya olmuştu ve koyu bir muhabbete dalmıştık. Sonra babamların yanına giderek orada ki boşları tepsiye koymamda Cihangir uzanamadığım fincanları tepsiye koymamda yardım etti. Babam tekrar ikimize bakıp önüme dönmüştü. Kesinlikle anlamıştı bir şeyler olduğunu. Hızlıca balkon kapısından içeriye girdim ve masa toplanmıştı. Mutfaktan sesler gelince oraya girdim ve Nazoş gelmişti. Bana arkası dönüktü tepsiyi kenara bırakıp,
"Nazoooş hoşgeldiiin!" dememle bana döndü ve sarıldım ona. Nazoş'un adı aslında Nazireydi ama ben ona küçüklüğümden beri Nazoş derdim. Nazoş bizim yardımcımızdı ama o bizim için yardımcıdan daha fazlaydı. Bana küçükken çok bakmış. Açıkçası üzerimde emeği çoktu. Çok seviyordum onu.
O da bizi çok severdi. Ailemizden biri olarak görüyorduk onu."Kız dur boğacaksın beni."
"Ne yapayım çok özlemişim seni."
Nazoş'un bir oğlu vardı benim yaşlarımda. Şuan evli ve Edirne de yaşıyordu. O da geçen hafta onu ziyarete gitmişti normalde Pazartesi günü dönecekti ama neden erken dönmüştü. Ayrıldım ve sordum.
"Nazoşum sen 2 gün sonra gelecektin?"
"Noldu kızım erken geldim diye üzüldün mü?" dedi gülerek. Bende güldüm.
"Olur mu öyle şey Nazoş. İyi ki erken geldim bu kadar özlem ikimize de fazla." diyerek gülmeye devam ettim.
"E gittim oğlanı ve gelini gördüm hasret de giderdik. Bende erken dönmek istedim."
"Hee anladım bir sıkıntı yok dimi?"
"Yok kızım çok şükür."
"Bu arada neden haber vermedin geldiğini Nazoş? Masayı da toplamışsın bide ayağının tozuyla bir dinlenseydin Nazoşum."
"Baktım misafir var rahatsız etmek istemedim kızım. E elime yapışmaz ya hem toplayıverdim iki dakka da." dedi.
Tekrar sarıldım. Gerçekten 5 gün yoktu ama onu çok özlemiştim.
CİHANGİR'DEN
Gizem yüzüğü buldu mu acaba. Ayrıca şu zehirli kahvenin hesabını da sormam lazımdı. 10 dakika önce içeriye girdi ve hala dönmedi. Bir bahane ile içeriye girmem lazımdı.
"Ahmet Bey lavabo ne tarafta acaba?"
"Ben göstereyim, ayrıca bey demene gerek yok oğlum rahat olabilirsin." samimiydi Ahmet Bey gerçi bundan sonra bey yoktu ilerde nasılsa kayınpederim olacaktı. Şimdilik Amca diyebilirim.
"Tamam Ahmet amca. Sen kalkma bir daha tarif et ben giderim."
"İçeriye girince sağ tarafta bir koridor var onun sonunda oğlum. Bulazsan Gizem içerde ona da sorabilirsin."
Başımla onayladım ve içeriye girdim. Mutfaktan sesler geliyordu. Mutfağa girdiğimde 40 yaşlarında bir kadın ile Gizem sarılıyordu.
"Gizem."
Bir anda bana döndü ve yanında ki kadın da bana bakıyordu.
"Efendim." dedi. Yanında ki kadın konuştu sonra. "Hoşgeldiniz." dedi güler yüzle. Sanırım yardımcı gibi biriydi.
"Hoşbulduk teyzecim." diyerek devam ettim. "Gizem az bir gelir misin?" yanıma doğru geldi ve beraber salona geçtik.
"Ne var noldu yine."
"Ne bu atar kızım bir şey sorucaz alt tarafı."
"Vaktimi alma gördüğün gibi Nazoş geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
ChickLitHerkesin hayatta bir imtihanı vardı. Gizem'in imtihanı da Cihangirdi. O günden sonra o kadar değişmişti ki hayatı kendi bile şaşırıyordu. Kurtulmak için deneyebileceği tüm yolları deneyecekti. Pes etmek istemiyordu. Ama Cihangir ona esaretten kaçış...