"Tanrım? Afrodit saçlarını boyatmış." Diye çığıran kızın sesi kulaklıkla dinlediğim şarkıyı bile bastırmış ve kafamı sınıfın camları sayesinde gösterdiği koridora çevirmeme sebep olmuştu.
Sikeyim. Gerçekten tanrı gibiydi. O canlı kırmızı saçları esmer tenine öyle yakışmıştı ki aynı bu kızlar gibi bağırmak ve yerimde tepinmek istemiştim.
Tek yaptığımsa o gidene sakince izlemek olmuştu. Kafama geçirdiğim sweatshirtün şapkasını biraz daha indirmiş ve gözlerimin örtülmesini sağlamıştım.
Herkes deli gibi onu konuşuyorken yine Taehyung'un gölgesinde kalmama gülümsemiş ve önümdeki deftere onu çizmeye devam etmiştim sakince. Keskin çene hattını çizerken öğretmenin içeriye girmesini herkes panikle yerine geçmeye başladığında anlamıştım.
Kulaklıklarımı çıkardım. Defterimi kapatıp biyoloji test kitabımı çıkarırken bu gereksiz rehberlik dersini dinlemeye gerek görmemiştim. Çünkü gelecekte ne olacağını bilmiyordum. Şuan ne kadar bir şirkette idol olmak için stajyer olsam dahi gelecekte ne olacağını bilemezdim.
Babamın istediği gibi bir yandan da tıp için sıkı çalışmalarım liseye başladığımdan beri devam ediyordu. Hayatım hareketli ancak aynı şeylerden oluşuyordu.
"Jungkook dersi dinle." Dedi Bayan Park.
Kafamı kaldırdığımda şapkam yüzünden önümü görememiştim. Şapkamı indirip kafamı salladım hafifçe.
Pek itiraz etmezdim. Saygısızlık yapmak bana göre değildi büyüklerime karşı. Özellikle benim iyiliğimi düşünen büyüklerime karşı.
O rahatlatıcı konuşmasını yaparken ben de bir yandan soruyu okuyup çözüyordum. Hem test çözmek hem öğretmeni dinlemek zordu ancak imkansızda değildi işte.
Rehberlik dersinin hemen ardından Jimin koşarak sınıfa girmiş ve adeta yapışmıştı bana.
"Taehyung'u gördün mü?" Dedi nefes nefese. Nefes nefese kalmasının nedeni koşması veya Afrodit'i gördüğü için bile olabilirdi.
"Gördüm." Dedim umursamazca.
"Sikeyim. Jungkook... O... o adeta bir tanrı gibi. Bak gerçekten inanamıyorum. O mükemmel." Dedi etkilendiğini tek bir an bile gizlemeden.
"Jimin flörleştiğin biri varken onun hakkında bu şekilde düşünmen pek etik değil." Dedim.
"Evet. Şimdi onların yanına gideceğim ve o da masada olduğu için gözlerimi ondan çekip Yoongi'ye çevirmek zor olacak." Dedi.
Kahvaltı yapmamız için ilk tenefüs biraz daha uzun olurdu. Jimin'in yüz ifadesinden beni de yanında sürükleyeceğini anlamıştım. Taehyung'la mecbur olmadığım sürece aynı ortamda olmaktan ve konuşmaktan hoşlanmıyordum. Tercihim değildi. Ancak şuan Jimin tarafından zorlanacağım kesindi.
Yanıldım.
Zorlamadı bile. Kolumdan tuttuğu gibi kaldırdı ve kaçmamam için parmaklarını parmaklarımın arasına geçirip sımsıkı tuttu.
"Ve sende geliyorsun sevgili arkadaşım."
"Benim ne işlevim olacak senin Taehyung'u kesmemen konusunda." Dedim.
"Olası bir durumda bana yumruk bile atabilirsin tamam mı?"
Buna kahkahayla gülerken ikimizi de kantine sürüklemişti. Her zaman ki grup olarak oturuyorlardı. Yoongi birleşik ellerimizi görünce hafifçe kaşlarını çatmıştı. Seven birine göre verdiği tepki gayet normaldi. Asla yadırgamazdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfic"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...