Kendimi senelerdir depresif olarak tanımlarken kendimden çok daha depresif bir herife aşık olmuş olduğum gerçeği ile Ankara'dan döndüğüm sabah bir kez daha yüzleştim. Babası ile arasında geçenleri detaylı bir şekilde anlattığında saat öğlen 1'di ve sabah ilk uçakla İzmir'e gelmiş, eve gelir gelmez de onu uyandırmadan yatağa girmiştim. Uyandığında beni görmeyi beklemediğini biliyordum çünkü öğleden sonraki uçak biletimi aklım burada kaldığı için biraz öne çektirmiştim. Bana sarılıp sarılmaz ağlaması üzücü ama bir o kadar da beklendikti.
Zorla kahvaltı yaptırdıktan sonra tekrar yatağa dönmesine izin vermeyerek birlikte duşa girmeyi teklif ettim. Niyetim sevişmek falan değildi, sadece kendini iyi hissetsin istiyordum. Bu yüzden ben duşa kabine girip suyun ısısını ayarlarken o da altında yalnızca boxerı ile banyoya girdi.
'Su ısındı, gel.' dediğimde boxerını bacaklarından sıyırarak yavaş adımlarla bana doğru ilerledi. Biraz geri çekilip sıcak suyun vücuduma dökülmesine izin verdim. Girdiğinde yüzüme bakıp güldü ama içten bir gülüş olmadığını anlayabiliyordum.
'Ankara nasıldı?' dediğinde gülme sırası bendeydi. Benim gülüşüm de en az onunki kadar zorlamaydı.
'Soğuk.'
'Ben yokum diye mi?'
'Onun da etkisi var tabi.'
Şampuana uzandığım esnada bileğimi yakalayıp beni kendine doğru çekti. Beklemediğim bu hamlesi karşısında sadece güldüm ve dudaklarıma yasladığı dudaklarını kabul ettim. Sıcak su üzerimize dökülürken dudaklarımız birbirinden uzunca bir süre ayrılmadı. Sanki dudaklarının arasından yaşam pınarı akıyordu ve her buluştuğumuzda oradan besleniyordum. Başım döndüğü için düşmeyeyim diye koluna sıkıca tutundum. Kendini geri çekip yüzüme baktı ama gözüme kaçan sulardan dolayı görüşüm bulanıktı. Gözümü ovuşturduktan sonra yüzündeki çapkın gülümseme ile buluştum. Gözleri aşağıya baktığında istemsizce ben de başımı eğdim ve sertleşmiş aleti ile karşılaşarak ufak bir şok dalgasına tutuldum.
'Niye şaşırdın o kadar?' diye güldüğü esnada bu kez gülüşünün içten olduğunu görebiliyordum.
'Ne bileyim ben.'
'İstemiyorsan bir şey yapmak zorunda değiliz.'
Yüzüme yavru bir köpek gibi bakıyordu. Onu istemediğim bir an bile yoktu, sadece üzgünken canı bir şeyler yapmak istemez diye düşünmüştüm ama bana doğru işaret eden aleti tam tersini söylüyordu. Bu yüzden dudaklarına bir kere daha uzanmadan önce tekrar düşünmedim.
Dokunuşlarının etkisi ile ben de yavaşça sertleşmeye başlarken kendini geri çekip dudaklarını ıslak omzuma oradan da göğsüme doğru bastırmaya başladı. Ellerimi nereye koyacağımı bilemediğim için duşakabinin iki yanına yaslayarak başımı öne eğdim. Kasıklarıma doğru geldiğinde onay almak ister gibi yüzüme baktı. O kadar güzel görünüyordu ki onu reddedemeyeceğimi bildiğim için hafifçe dudaklarımı ısırmakla yetindim. Gülerek başını öne doğru eğdi. Birkaç saniye sonra sıcak parmaklarını aletimin kenarında hissederek istemsiz bir inilti çıkarttım. Ellerim saçlarına dolandığında çok beklemeden sıcak dudaklarını aletimin başına değdirdi. Ağzımdan ufak bir küfür fırladığında hafifçe sarsılışından güldüğünü anladım ama sesimi çıkartmadan öylece beklemeye devam ettim.
Dil darbeleri ile sanki mümkünmüş gibi daha da sertleşmemi sağladığında her an boşalacakmış gibi hissediyordum. Ellerim saç köklerinden hafifçe asıldığında başını kaldırıp yüzüme baktı. Ne olduğunu anlamamış gibi görünüyordu. Açıkçası kendimi hazzın içerisinde kaybetmiştim ve ne yapıyor olduğum hakkında benim de bir fikrim yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUKTA // bxb
RomanceGözleri başkasına bakan, kalbi başkası için atan bir adama aşıktım. Ayaklarım yürüyüp gitmek istiyor, fakat diğer tüm uzuvlarım kalmak için yalvarıyordu. Bana kör birine aşık olmuştum ama hayatımı değiştirmem, onu aklımdan çıkarmam gerekiyordu. Ben...