On altı

1.4K 102 65
                                    

ARKADAŞLAR BEN KENDİ KENDİME Mİ KONUŞUYORUM NEDEN YORUM YAPMIYONUZ  BURDA BİZ BİZEYİZ.

AĞLARIM BAK

:((((((((

İyi okumalaarrrrrriingg

-reina

(Medya : özgürcüm) 



Aynı akşam

22:44

Özgür: Canım

Özgür: Birkaç gündür yoğundum, işler fena üstüme geldi. Bir de misafirim vardı o yüzden yazıp arayamadım özür dilerim.

Özgür: Ama hep aklımdaydın.

(Görüldü: 22:49)

Doruk: Anladım.

Özgür: Kızdın mı bana?

Doruk: Sana kızmıyorum Özgür.

Doruk: Sadece beni aptal yerine koymana dayanamıyorum.

Doruk: Kaç gündür bir dakikan bile yok muydu cidden? Daha geçen günlerde yanımdan ayrılmak istemiyordun. 

Doruk: Ulan karşı karşıya oturuyoruz. Bir dakika hal hatır soracak zamanın da mı olmadı?

Doruk: Kızmıyorum sana sadece sıkıldım artık.

Doruk: Ben aptal değilim. Ve karmaşık bir şeyin içinde olmak istemiyorum.

Doruk: Uzak dur benden.

(Görüldü: 22: 54)


 Kısa mesajlaşmamız sona erdikten yalnızca beş dakika sonra kapı zilinin çalması beni pek şaşırtmadı. İnsanlar işlerine geldiğinde size zaman ayırabiliyorlardı fakat ihtiyaç duyduğunuzda nedense birden 'aşırı meşgul' oluyorlardı. Her ne kadar kızgın olmadığımı söylesem de kalkanlarımı indiremeyecek kadar öfkeliydim, bu nedenle kapıya ilerlerken tereddüt dahi etmedim. Bugüne dek beni ufak bir çocuğa uzatılan avuntu şekeri gibi öpücüklerle kandırmalarına izin vermiştim. Ama artık karnım toktu.

 Kapıyı araladığımda karşımda onu görmek, istemesem de kalbimi harekete geçirirken içeri girmesi için çekildim. Ne düşündüğünü söylemek zordu çünkü evden çıkmadan önce poker yüzünü takınmış gibi duruyordu. Salona geçip koltuğa oturduğunda üzerinde pijamalarının olduğunu fark ettim. Oturmak yerine kapıya dayanıp kollarımı kavuşturdum ve ifadesizliğini koruyan Özgür'e baktım.

'Oturmayacak mısın?'

'Oturmak istesem otururdum.'

'Tamam.'

 Ortamdaki gerilim kendini iyice hissettirirken içten içe beni ikna etmek için bir şeyler söylemesini bekliyordum. Beni böylesine bir ikilemin içerisine attığı için ağzını burnunu kırmak istiyordum ama şimdilik sakinliğimi korumam daha iyi olacaktı.

'Öncelikle, gerçekten bir dakikam bile yoktu. Çünkü yarına teslim etmem gereken bir proje vardı ve son dakikada haberim olduğu için her gün üçer saatlik uykuyla idare edip onu tamamlamaya çalıştım. Ama evet, sana haber vermem gerekiyordu biliyorum. Sadece aklım karışıktı anladın mı? Sana haber versem, iyi de bundan bana ne biz sevgili değiliz ki, diyebilirdin.'

'Neden böyle bir şey diyeyim Allah aşkına?'

'Çünkü seni anlamıyorum Doruk. Bana ne istediğini net bir şekilde söylemiyorsun. Tahmin yürütmek çok zor. Şimdiden patladık işte bak.'

'Bu kadar zor olduğunu düşünüyorsan hayatıma girmek zorunda değilsin.'

'Şunu yapma işte.'

 Ayağa kalkıp karşıma dikildiğinde gözlerimi kaçırmak istesem de ondan başka bir yere bakamıyordum. 

'Ne yapıyorum?'

Birbirine kavuşturduğum kollarımı çözerek iki yanıma indirdikten sonra ellerimi tutup göğüs hizasına kaldırdı.

'Hayatımda olmanı istediğimi biliyorsun. Daha önce sürekli birini düşündüğüm hiç olmamıştı. Ben de ne yapacağımı bilmiyorum. Ama sen hem benden hoşlanıyor hem de nefret ediyor gibi davranıyorsun. Kafam karışıyor.'

'Senden nefret ettiğim falan yok. Korkuyorum amına koyayım anlamıyor musun? Kalbim zaten paramparça, sen de kırarsan bir şey fark etmez sanıyordum ama eder. İnsanlara güvenemiyorum zaten neden anlamıyorsun?'

'Güvenini kazanmak istiyorum ama sen beni iterken yapamam bunu.'

'Seni itmek mi? Ne ara suçlu ben oldum?'

'Suçlu değilsin, yanlış anladın özür dilerim. Sadece aramızda hep bir duvar var ve ben onu yıkmak istiyorum.'

'Bir anda olmasını bekleyemezsin değil mi?'

'Beklemiyorum.. Sadece kafam karışık işte. Ne istiyorsun bilmem lazım.'

'Evinde bir kız vardı.'

 Konunun değişmesi onu şaşırttığı için birbirine kenetlenmiş ellerimizden ayırdığı bakışlarını yüzüme dikti. Kararlı duruşumdan bir şey kaybetmediğim için kendimi tebrik ederken cevap vermesini bekliyordum. 

' Evet, iki gündür arkadaşım kalıyor. Projeyi birlikte yürütüyoruz. '

' Çalışıyordunuz yani.'

'Evet. Bu gece de bende kalıyor, istersen tanıştırabilirim. Ama biseksüel olduğumu bilmiyor, yani nasıl tepki vereceğini bilmiyorum.'

 Bir şey söylemeyip sadece yüzüne baktım. Ne düşündüğümü anlıyor gibiydi ama yine de benden duymak istediğini biliyordum.

'Özgür.. Sana gerçekten güvenmek istiyorum. Kendi zayıflıklarımı biliyorum ve bunları aşmak için uğraşıyorum da. Lütfen güvenimi sarsacak bir şey yapacaksan hayatıma girme.'

 Ellerini benimkilerden ayırıp yüzüme yasladığında gözlerimi hafifçe kapattım. Dudakları önce göz kapaklarıma daha sonra da alnıma değdi. Hala öfkeliydim çünkü onun için öylesine biri değil bir öncelik olmak istiyordum. Bunu söylemem onu korkutabilirdi, bu yüzden çenemi kapatıp kokusunu içime çektim.

'Özür dilerim Doruk. Bundan sonra meşgul olduğumda bile seni habersiz bırakmayacağım. Seni endişelendirmek ya da başka şeyler düşünmene neden olmak istemezdim.'

Bir şey söylemek yerine kendimi geri çekip yüzüne baktım. Samimiyetine inanmak istiyordum, gerçekten istiyordum bunu. Aklımı okumuş gibi

'Bana tamamen güvenmediğini biliyorum. Dengesiz davranışlarım var farkındayım. Ama sen güven sorununu aşarken ben de bunları öğreneceğim. Birlikte keşfetmemizi istiyorum. Sen de istiyor musun?' dedi.

 Başımı usulca sallayıp onayladığımda gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. 

'Özür dilerim tekrar. Yarın bir şeyler yapalım mı?'

'Olur.'

'Ne yapmak istersin?'

'Foça'ya gidebiliriz.'

'Olur, gidelim.'

 Uzak bulup bahane uydurur diye düşünüyordum fakat beni yüzündeki gülümseme ile onaylaması kalbimi uyuşturdu. Sadece beş dakika önce öfkeden kudurduğumu ve kafasını kopartıp aç kurtların önüne atmak istediğimi hatırlıyordum. Kendime ayağa kalktıktan sonra tekrar düşmemek için ona tutunmamam gerektiğini söylesem de, kendimi her seferinde onun kollarında bulacağımı biliyordum.. 


DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin