otuz dokuz

751 57 67
                                    

Özgür

 Saat 5'e doğru eve döndüğümüzde kendimi yorgun bir şekilde koltuğa attım. Vücudumun yüzde doksan dokuzu sinirden ibaretti ve diğer koltukta oturup kucağındaki Loki'yi hafif hafif seven ve yüzüme ne hissettiğimi biliyor gibi bakan Doruk bile beni sakinleştiremiyordu.

 Kardeşimin söylediği yere gitmiş, yaklaşık bir buçuk saat her yeri aramış, orada olan tüm esnaflara hem Melek'in hem Thor'un fotoğraflarını göstermiştim ama hiç kimse ne köpeği ne de Melek'i görmemişti. Sabahtan beri telefonlarımı açmayan, en son da tamamen telefonunu kapatan Melek'in evine gitmek için Doruk'u ikna etmem kısa sürmüştü çünkü ne kadar üzgün ve öfkeli olduğumu anlayabiliyordu. 

 Thor'u sahiplendiğimizde henüz sütten yeni kesilmişti bu yüzden tam anlamıyla elimizde büyümüştü. İleride evlat sahibi olur muydum bilmiyordum ama o bana baba olmayı öğretmişti. Köpekler ilgi bekleyen canlılardı, ben de günümün çoğunu onunla geçiriyor, ona istediğinin çok daha fazlası bir ilgi veriyordum. Her şeyin en güzelini alıyor, sürekli su ile oynayabilmesi için deniz kenarına götürüyordum. Melek ile ayrılık kararını erteleyip durmamın en önemli sebebi Thor'du. Onun sayesinde evlatları yüzünden boşanamayan ebeveynleri anlayabilmiştim. Kendinizden bile çok çocuğunuzu düşünüyordunuz çünkü. 

 Thor'un Melek ile kalmasının daha iyi olacağını bildiğim için o bunu teklif ettiğinde sesimi çıkartmadan kabul ettim. Çünkü ben günümün çoğunu iş yerinde geçiriyordum, Melek ise evdeydi. Loki'yi sahiplenmem de Thor'un boşluğunu doldurabilmek içindi sanırım. Çünkü uzun süren bir ilişki sonrasında düştüğüm boşluk yetmez gibi bir de çocuğum gibi sevdiğim köpeğimden uzaklaşacaktım. 

 Thor'u çok seviyordum. İşte bu yüzden Melek'in evine vardığımızda zil sesine tepki olarak içerden gelen bir havlama duyduğumda neredeyse köşeye çöküp ağlayacaktım. Biraz sonra kapı hafifçe aralandı. Görebildiğim tek şey yerde Melek'in önüne geçip kafasını uzatmış Thor'du. Kapıyı hafifçe itekleyip kollarımı uzattım ve iyice ağırlaşmış köpeği kucağıma alıp sarıldım.

'Oğlum, sana bir şey oldu diye çok korktum.'

Doruk ile Melek'in bir şeyler konuştuğunu duyabiliyordum ama kulaklarım uğuldadığı için ne dediklerini anlayamadım. Thor'u yere bırakıp ilgimi onlara kaydırdığımda Doruk'un Melek'i azarlıyor olduğunu anladım. 

'...saçma sapan yalanlar söylüyorsun. Derdin ne senin? Sen bu kadar tuhaf bir insana benzemiyordun.'

'Haklısın biliyorum, özür dilerim tamam mı.'

'Bir şeyler yapıp yapıp özür dileyemezsin Melek. Üzülüyor olduğunu anlıyorum, acı çekiyor olabilirsin. Ama neden Özgür'ün hayatına devam ediyor olmasına saygı gösteremiyorsun? Neden huzursuzluk çıkartıp duruyorsun? 

 Melek gözleri dolu dolu Doruk'a bakıyordu. Doruk saatlerdir sakin görünüyor olmasına rağmen şimdi tüm öfkesi birden açığa çıkmış bir şekilde öylece yanımda dikiliyordu. Melek'in bu üzgünüm ayaklarını artık yemiyordum ve geçmişin hatrına kalbini kırmamaya çalışmayı bırakmam gerekiyordu. Bu yüzden sert bir şekilde 

' Melek artık çok oldun.' dediğimde irkilerek yüzüme baktı. Gözyaşları yanaklarından yuvarlanıyordu ama açıkçası artık bu numaralara kanmıyordum. 

'Her şeyi anlıyorum, bana gel bağır çağır ne bileyim hakaret et anlarım cidden. Hırsını bir yerden çıkarman gerekiyor çünkü. Ama Thor'dan değil. Böyle aptalca bir şeyi nasıl düşünürsün sana inanamıyorum.'

'Gerçekten yapacak halim yoktu. Sadece bir tepki vermeni istedim.'

'Al işte veriyorum. Bu muydu istediğin? Onca yaşadığımız şeyden sonra efendi gibi anlaşarak ayrıldık. İşleri çirkinleştirmek mi istiyorsun illa?'

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin