ÖZGÜR
'Aynı evde yaşamaya başlamamız hala tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor biliyorsun değil mi Özgürcüğüm?'
Çatık kaşlarının altında kalan renkli gözlerini ve yeni yeni çıkmaya başlamış açık renk sakallarını inceliyor olduğum için söylediği şeyi dinlemediğimi fark ederek yanağıma hafifçe vurdu.
'Dinliyor musun beni?'
'Pardon canım. Bir daha söylesene.'
'Diyorum ki, sırf buraya taşındın diye her şey dört dörtlük demek değil, farkındasın değil mi?'
'Evet biliyorum.'
Saatlerdir artık birlikte uyuyacağımız yatağın üstünde uzanıyor ve havadan sudan sohbet ediyorduk. Birden bire konuyu buraya getirmiş olması şaşırtıcı değildi çünkü aynı evde yaşamayı kabul etse de bana güvenmediğini biliyordum. Son yaşadıklarımızdan sonra, Melek'in evde olduğunu ona haber vermememden sonra yani, benimle konuşmaya devam ettiği için bile şanslıydım. Haklı olduğum herhangi bir yan olmadığının farkındaydım. Ama ben böyle alışmıştım. Daha önce kimseye bir şeyleri haber vermemiş, kimsenin beni merak edeceğini düşünmemiştim. Kız kardeşim hariç tabi.. O akşam da onun yanımda olmasının mutluluğu ile hepten unutmuştum.. Bunlar bahane değildi, bu yüzden ağzımı açıp kendimi savunmuyor, Doruk'un şaka ile soktuğu lafları kabul ediyordum.
Bu konudan sıkıldığını biliyordum, o yüzden hiç uzatmadan bedenini bana doğru çevirdi ve tıpkı benim onu dakikalardır seyrettiğim gibi o da beni seyretmeye başladı. Bana böyle bakmasına bayılıyordum. Sanat aşığı birinin güzel bir tabloya baktığı gibi bakıyordu.
'Terapiler nasıl gidiyor?' diye sorduğumda şaşkınlıkla baktı yüzüme. Daha önce hiç sormamıştım çünkü anlatmak isterse anlatacağını düşünüyordum. Ama terapiye gitmeye başlamasının asıl nedeninin başka bir adam ve ona duyduğu aşk olduğunu bildiğim için sesimdeki kıskançlığı saklamak zorunda kalmıştım.
'Güzel sanırım. Yani ilerleme kaydettiğimin farkındayım.'
Onu unutup unutmadığını sormak istiyordum.
Ama ağzımı açtığım her an ortalığı mahvettiğim için en iyisi susmaktı.
'Ne söyleyeceksen söyle.' dedi gözlerini devirerek. Yine de gülüyordu, bu yüzden ben de gülerek derin bir iç çektim.
'Bir şey söylemeyecektim.'
'Ben anladım aslında da, sormaya korkuyorsun değil mi?'
Başımı usulca sallarken gözlerimi kaçırdım. Bana baktığımda içimi görebiliyor gibiydi ve bu beni ürkütüyordu.
'Ona aşık değilim.. Artık değilim yani.'
Az evvel ona bakmamak için kaçırdığım gözlerim şimdi direkt olarak renkli gözlerine bakıyor ve ne kadar ciddi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Benden hoşlandığını biliyordum ama o adam da hala aklının ve kalbinin bir köşesindedir diye düşünüyordum.
'Onu görürsem muhtemelen elim ayağım birbirine dolanır ama bunun ona bir şey hissetmeye devam ediyor olmamla alakası yok. Sadece çok uzun zaman karşılıksız bir şeyler hissettim ve açıkçası kendi kafamda kurdum. Bu alışkanlıktan kurtulabilmek için çabalıyorum. Hissiyat kısmını atlattım, sadece tamamen onu silmek kaldı. Bunu da senin yardımınla yapacağım gibi duruyor.'
Son cümlesi gülümsememe neden oldu. O da sıcacık bir gülüş sundu bana. Uzanıp elimi tuttuğunda onu kendime doğru çekerek elini dudaklarıma yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUKTA // bxb
RomanceGözleri başkasına bakan, kalbi başkası için atan bir adama aşıktım. Ayaklarım yürüyüp gitmek istiyor, fakat diğer tüm uzuvlarım kalmak için yalvarıyordu. Bana kör birine aşık olmuştum ama hayatımı değiştirmem, onu aklımdan çıkarmam gerekiyordu. Ben...