Çok kolay arkadaş edinebilen, dışa dönük bir insan değildim. Beni artık tanımış olmanız lazım.. Genelde çok sevdiğim arkadaşlarıma bile kendimi tamamen açacak kadar ne güvenirdim ne de o sıcaklığı hissederdim.. Ben de böyle biriydim ne yapalım? Ama Özgür öyle değildi. O sadece bir odaya girdiğinde bile enerjisini hissedip başınızı çevirip ona bakardınız. Daha sonra da gözünüzü almanız zor olurd.. Peki bunu kıskanmalı mıydım? Hayır.. Peki kıskanıyor muydum? Evet..
Yaşadığı tüm zorluklara rağmen, ailesiz olmasına rağmen hiçbir zaman hayata dair umudunu kaybetmemiş birisine aşık olduğum için çok şanslıydım. O kadar çekici biriydi ki.. Ve bu yalnızca dış görünüşü ile alakalı değildi. Konuşması, tavırları.. Her şeyi çok güzeldi ve tüm bu güzellikler bana ait olduğu için şanslıydım..
İşte tatilin ortasına geldiğimizde benim tüm asosyallik çabalarıma rağmen İstanbul'dan gelmiş bir arkadaş grubu ile tanışıp günümüzün bir kısmını onlarla geçirmeye başlamıştık. İnsanların hakkımızda ne düşüneceğinden endişelenmeyi bırakamadığım için Özgür'ün umursamaz tavırlarına rağmen iki arkadaşmışız gibi davranmamızın daha sağlıklı olacağına karar vermiştim. Bu yüzden bizi senelerdir tanışan iki yakın arkadaş sanıyorlardı. Ona nasıl baktığımı biraz da olsa anlasalar her şeyi çözerlerdi ama akıllarının ucundan dahi geçtiğini sanmıyordum bu ihtimalin. Yani.. İki erkek tatile neden baş başa gider ki Allah aşkına?
Dört kişilik bu arkadaş grubu iki kız ve iki erkekten oluşuyordu. Şaşırtıcı bir şekilde hiçbiri birbirleri ile birlikte değildi, hatta birbirlerinin çocukluk arkadaşı olduklarını biliyorduk. Erkeklerden uzun boylu ve diğerine göre daha dikkat çekici olanının ismi Eren'di ve İstanbul'da bir okulda sınıf öğretmeni olduğunu söylemişti. Diğer çocuk ise Efe isminde komik biriydi ve bir yazılım şirketinde yeni işe girmişti. Kızların ismi ise Miray ve Sibel'di ve ikisi de aynı bankada çalışıyorlardı. Onlarla sohbet etmek hoşuma gidiyordu gitmesine ama dediğim gibi çok sosyal bir insan olmadığım için bir süre sonra odaya çıkıp öylece uzanmak istiyordum. Bunu her söylediğimde ise Özgür kaşlarını çatarak yüzüme bakıyor ve beni bir şekilde vazgeçiriyordu.
Dönmeden bir akşam önce yemeği hep birlikte dışarıda güzel bir yerde yemeye, sonrasında da biraz eğlenmek için müzikli bir yere gitmeye karar verdik. Onlar iki gün daha kalacaklardı ama birlikte geçireceğimiz son gün olduğu için fikir grubun sevecen tipi olan Sibel'den çıkmıştı. Gerçekten çok güzel bir kızdı ve diğer iki çocuğun nasıl olup da ona yanlamadıklarını merak ediyordum doğrusu. Gerçi anladığım kadarıyla çocukların ikisinin de sevgilileri vardı ama iki kızla sevgililerini tatile göndermişlerdi.. Ben burası için biraz fazla Ortadoğuluydum sanırım..
'Ee, siz hiç bahsetmediniz. Sevgilileriniz yok mu?'
Yemeğin ortasında nereden çıktığını anlamadığım bu soruyu soran Sibel'di. Soruyu sorarken Özgür'e bakıyor olması rahatsızca yerimden kıpırdamama neden olsa da belki de yanlış anlamışımdır diye düşünerek boğazımı temizledim ve cevapladım.
'Benim de var, Özgür'ün de var.'
'Onlar neden gelmediler tatile?'
'İşten izin alamadılar.'
'Tüh ya üzücü olmuştur sizin için.'
Başımı salladıktan sonra kadehimden bir yudum alarak normalde pek sevmediğim rakının boğazımı yakarak ilerlemesine izin verdim. Gerilmemin sebebini bilmese de en azından bunun farkında olan Özgür masanın altından hafifçe ayağımı dürttüğünde başımı ona doğru çevirdim. 'Ne oldu?' der gibi baktığı için omzumu silkerek yemeğime geri döndüm. Şimdi söylesem yanlış anladığımı falan söyleyecekti ama bazen hissediyordunuz işte.
![](https://img.wattpad.com/cover/240831586-288-k70890.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUKTA // bxb
RomanceGözleri başkasına bakan, kalbi başkası için atan bir adama aşıktım. Ayaklarım yürüyüp gitmek istiyor, fakat diğer tüm uzuvlarım kalmak için yalvarıyordu. Bana kör birine aşık olmuştum ama hayatımı değiştirmem, onu aklımdan çıkarmam gerekiyordu. Ben...