On bir

1.8K 124 89
                                    

Selamlarr, öncelikle azıcık vaktinizi alacağımm. Şu an bu hikayeyi kaç kişi okuyor bilmiyorum ama hepinize teşekkür ediyorum. Yazmak bana iyi geliyor ve benimle bu yolda yürüdüğünüz için şanslıyım. 

Önceki 10 bölümden oy vermedikleriniz varsa oy vermenizi rica ediyorumm. Çünkü bunlar beni motive ediyor. Sizlerle tanışmak, sizlerin yorumlarını okumak, oy verdiğinizi görmek beni daha iyi hissettiriyor. Neredeyse her yoruma cevap veriyorum çünkü hepinizi ayrı ayrı seviyorum ve sizlerle konuşmak beni cidden mutlu ediyor. Okuyup geçmeyin minik civcivlerim , neler düşündüğünüzü merak ediyorum.

Şimdik iyi okumalaaar, hepinizi öptüümm

-reina

*media Özgür 


 Üzüntümü alkol ile bastırmaya çalıştığım pek görülmemiş bir şeydi. Aras ile yaşadığım onca şey sonrasında bile alkole başvurmuşluğum yok denecek kadar azdı. Çünkü bunun bana faydadan çok zararının olacağını biliyor, bir kaç saatlik bir hafıza kaybı için kendime daha kalıcı zararlar vermeyi anormal buluyordum. Fakat şimdi tek başıma bir litre şarabı bitirmiş bir halde koltukta uzanıyor, dün Özgür'ü asansörde öpmüş olduğum gerçeğini yine de aklımdan çıkaramıyordum. 

 Elim onlarca kez telefona gitmişti ama ne yazacağımı da bilmiyordum.

'Seni öptüğüm için üzgünüm.' mü diyecektim. Bu yalan olurdu. Üzgün değildim. Sadece böyle bir reaksiyon beklemediğim için kötü hissediyordum. Ama benden etkilendiğini gözlerimle görmüştüm, günlüğüne yazmıştı sonuçta.

 Alkolün verdiği ağırlık hissi yüzünden kafamı koltuktan kaldıramıyordum ama akşam yemeği yemediğim için midem yanıyordu. Kendimi zorlayarak mutfağa gittim ve sendelememek için duvara tutundum. Sanki oda etrafımda dönüyordu ve tutunmazsam yere yapışacaktım. Zar zor buzdolabının kapağını açtım ve yemek için bir şeyler aramaya koyuldum. Dolapta hazır bir şey yoktu bu yüzden aklıma sabah aldığım ama hepsini bitiremediğim börekler geldi. Tezgaha yaslanıp börekleri hızla mideme indirdikten sonra duvarlardan tutuna tutuna içeri geçtim. Cep telefonuma saatlerdir bakmamış olabilirdim, bu yüzden arayan soran var mı diye kontrol ettim. Özgür'den üç dakika önce gelen bir mesaj olduğunu görünce kalbim hızlıca atmaya, ellerim titremeye başladı. Mesaja tıklamadan önce bildiğim panelinden okudum ki telefonun başında beklediğimi düşünmesin.

'İyi misin?' diye sormuştu. Beni pencereden görmüş olduğunu düşünerek bu kadar berbat bir halde olduğum için kendime küfür ettim. Parmaklarım klavyenin üzerinde gezinirken zil çaldığı için mesajı gönderemeden ayağa kalktım. Başım döne döne kapıya ilerlediğimde karşımda onun yüzünü görmek hem şaşırtıcıydı hem de beklendik. 

'Gelsene,' diye mırıldandım kapı koluna sıkıca tutunarak. Başını sallayıp içeri geçtiğinde yavaş adımlarla arkasından ilerledim.

'Kötü görünüyordun, bir kontrol edeyim dedim.' dedi o da benimkine eş değer bir tonda. Sanki salonda uyuyan biri varmış da uyandırmamaya çalışıyormuşuz gibi konuşuyorduk. Kendimi az önce uzandığım koltuğa attım ve hemen karşımda duran yüzüne baktım. 

'İyiyim ya.'

Boş şarap şişesini ve şişeyi kafaya diktiğim için pek de kullanmadığım kadehi işaret etti.

'Sarhoş musun?'

'Çok değil, başım dönüyor sadece. Ve açım.'

'Sana bir şeyler hazırlayayım.'

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin