Final Part 1

1K 58 55
                                    

Yalnızca bir sene geçmişti ama onu en son 25 sene önce görmüş gibi hissediyordum. Ne yapacağımı bilmez halde, ağzım şaşkınlıktan hafif aralık bir şekilde yüzüne baktığımda elini yavaşça omzumdan indirdi. Kurumuş dudaklarını hafifçe diliyle ıslattığında onunla tanıştığımız andan bile daha yakışıklı göründüğünü düşünüyordum. Bir hamle yapmak, bir şey söylemek istesem de ilk adımı onun atmasını bekledim. Birkaç saniye sonra titrek bir sesle

'Merhaba' dediğinde karşılık verdim.

'Merhaba. Burada ne arıyorsun?'

Onu görmeyi istemediğim gibi bir düşünceye kapılmasını istemiyordum. Zaten kapılmışa benzemiyordu ama şaşkınlığımı nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum.

'Burada olduğunu duydum.. Max'e söylemişsin. Seninle alakalı bir şey duymak istemediğimi söylediğim halde gelip anlattı.'

'Neden geldin peki?'

'Bir yere oturalım mı?'

'Otele gidiyordum. Gelmek istersen orada daha rahat konuşabiliriz.'

Bir süre düşündükten sonra başıyla onayladı. Bir taksiye bindik ve sanki birbirini hiç tanımayan iki yabancı gibi dakikalarca sessizce yan yana oturduk. Taksi otelin önüne geldiğinde benden önce davranıp kağıt parayı adamın eline tutuşturdu. Otele girdiğimizde misafirim olduğunu bildirdim. Kadın bozuk ingilizcesi ile Özgür'ün kalıp kalmayacağını sorduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Bir şey söylemeden yüzüme baktı.

'Kalacak olursa haber veririm.'

Asansöre ilerlediğimizde yalnızca otelin ne kadar güzel olduğunu söyledi. Ben de başımı sallayarak yanıtladım sadece. Odaya girene dek sessizliğimiz devam etti. Yanımda olduğuna hala inanamıyordum ama dönüp yüzüne bakarsam gözlerimi bir daha ayırmak istemeyeceğimi de biliyordum. Ceketini çıkartıp köşedeki koltuğun üzerine koyduktan sonra oturmak için izin istercesine yüzüme baktı.

'Otur lütfen.'

Bu kadar mesafeli olmak canımı sıkıyordu. Birbirimizin her anını, her santimetre karesini ezbere biliyorken bu anlamsız mesafenin varlığı gereksizdi. Ama bir o kadar da gerekliydi de. Bana söylediklerinden sonra ona olan sevgim nasıl olur da artmaya devam ederdi bilmiyordum. Kendime saygı duymadığımın bir kanıtıydı bu da.

Koltuğa geçtiğinde ben de yatağın ucuna oturdum ve ona düzgünce ilk kez bakabildim. Sanki zaman durmuştu ve 30 yaşından beri hiç yaş almamıştı. Hafif kırlaşmış saç kenarları dışında 43 yaşında olduğuna dair hiçbir ibare yoktu. O hep sağlığına dikkat etmişti zaten. En azından bedensel sağlığına yani. Ruhen ise ikimiz de en az 70 yaşındaydık.

'Nasıl olduğunu görmek istedim.'

'Orada olduğumu nerden bildin? Yani o binanın yanında olduğumu..'

'Aslında bilmiyordum. Kaldığın oteli biliyordum, niyetim buraya gelmekti. Ama beni de ayaklarım önce oraya götürdü. Tesadüfen karşılaştık.. Seni gördüğümde kısa bir an hayal görüyorum sandım.'

Kaşlarımı hafifçe kaldırıp şaşkınlığımı belirttim. Bir şey söylememe izin vermeden devam etti. Onu dinlemeyeceğimden korkar gibi hızlı hızlı konuşuyordu.

'Düşünmek için uzun zamanım oldu. Yapayalnızdım ama bu bir yandan da iyiydi çünkü hayatımda böyle bir döneme ihtiyaç duyduğumu fark ettim. Olanlar berbattı tabi, keşke yaşanmasaydı. Seni suçlamak için söylemiyorum bunu, sadece.. Senelerdir beraberiz Doruk. Birlikte çok fazla şeye göğüs gerdik. Ailelerimizi kaybettik, köpeklerimizi.. Seni de kaybettiğimi anladığımda sanırım o güne dek yaşadığım en büyük acının bu olduğunu fark ettim. Üstelik kendi ellerimle yapmıştım bunu. Seni suçladım.. Yaşadığım tüm kötülüklerin faturasını sana kestim. Tek yaptığın benim yanımda olmakken ben seni elimin tersi ile ittim resmen. Beni affetmeni, benimle empati kurmanı beklemiyorum. Ve anlatacaklarımı fikrini değiştirmek için anlatmayacağım. Sadece söylemeye çok geç kaldığım şeyleri bilmeyi hak ettiğini düşünüyorum.'

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin