Final Part 2

1.2K 50 74
                                    

Selamlaaaarr,

Ölmedim ama yaşıyor da sayılmam ahhahhs

En son bölümü temmuzda yayınladığımı fark edince kendime iki sille savurdum ve artık final bölümünü salmaya geldim. Aslında bölümü yazın yarım bırakmıştım çünkü pek kopasım yoktu. Bu hikayeye diğerleri gibi çok bağlanamadım bu da benden kaynaklı.. Çünkü işe girme sürecim, çalışmaya alışmak vs derken çok boşladım buraları. Yeni bir hikaye ile gelmeyi çok istiyorum ama bakalım.. Ne zaman olur nasıl olur bilemem orasını. Neyse sonda bir konuşmam daha var. Orda görüşelim. Bu arada unuttuysanız ki ben bile unuttum dfkjkd part 1'i okuyup öyle devam edin sonra NOLUYORUK YAV demeyin.. Yorum, oy hep sizde ahhahs mucuks


Benim hikayemi okurken bana kaç kere 'salak' dediniz bilmiyorum. Ya da Özgür'e kaç kere küfür ettiniz.. Ama yaşadıklarımızı artık biliyorsunuz. Aras'a duyduğum hisleri Özgür sayesinde aşabildiğimi, fakat yangından kaçarken doluya tutulduğumu da biliyorsunuz.. Şimdi istediğinizi söylemekte özgürsünüz.. Ama sevdiğim adam yanı başımda uyurken ve sabahın ilk ışıklarına dek tüm sorunlarımızı çözmek için gözyaşları ve kahkahalar eşliğinde konuşmuşken onunla eve dönmemek gibi bir şansım yoktu.. Gidebileceğim başka bir yer yoktu.. İnsan dönüp dolaşıp evine dönmez mi?

Hastalığını yıllarca benden saklaması, bu mücadeleyi tek başına vermiş olması kalbimi o kadar kırmıştı ki, aklıma her geldiğinde ağlayacağım tek şey bu olabilirdi. O uyurken internetten biraz araştırma yapmış, bu hastalığa mensup kişilerin nasıl zor bir yaşamları olduğunu öğrenmiş böylece kendime daha çok acı çektirmiştim. Nasıl bu kadar kör olduğumu hala anlamıyordum. Baş ucunuzda birisi acı çekiyor ve bunu anlayamıyorsunuz.. Kendime çok sinirliydim.. Sakladığı için Özgür'e daha sinirliydim. Ama bu süreden sonra yanı başında olacak, her şeyi ile ilgilenecektim. Bunu öğrenmek rahatlamış gibi gülümsemesine neden olsa da tehditkar bir şekilde ensesinde olduğumu eklediğimde memnuniyetsiz bir şekilde güldü.

'Günaydın.'

Gözlerini araladığında direkt yüzümle karşılaşmak onu ürkütmüş olsa gerek ağzından ufak bir küfür savruldu. Uyumadan önce duşa girdiğimiz ve yalnızca 4 saattir uyuyor olduğumuz için saçları hala nemliydi. Elimi atıp parmaklarımı üzerinde gezdirdiğimde gerçekten de ıslak saçlarla uyumuş olduğumuzu fark ederek hasta olmamak için dua ettim.

'Günaydın.'

'Nasıl hissediyorsun?'

Gülerek gözlerini geri kapattı.

'Uykulu.'

Hızla yataktan doğrulduğumda gözlerini ovuşturarak bana doğru döndü.  

'Biraz daha uyusaydık.'

Ona, bir ömür gibi gelen bir senenin ardından tekrar kavuştuğum için öylesine huzur doluydum ki uyumakla vakit kaybetmek istemiyordum. Tıpkı benim gibi doğrulup sırtını dikleştirdiği yastığına yasladığında onu seyrettim.

'İstersen uyumaya devam edebilirsin.'

'Ya sen?'

'Ben seni izlerim.'

Gözleri kısılana dek güldüğünde ben de gülümsedim. 

'Sıkılmadın mı benden kaç senedir?'

Yüzümdeki gülümseme yerini ciddi bir ifadeye bıraktığında o da ifadesini düzleştirdi.

'Asla.'

Yüzüne doğru eğildiğimde şampuanından gelen naneli koku ciğerlerime doldu. Nemli saçlarına parmaklarımı daldırdım ve elmacık kemiğine yumuşak bir öpücük kondurdum.

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin