otuz beş

839 66 34
                                    

 Bu kaçıncı seanstan çıkışımdı bilmiyordum ama o ağır, beyaz kapıyı kapatıp binadan ayrıldığımda eskiye kıyasla çok daha iyi hissettiğimi biliyordum. Buradan ilk çıktığımda nasıl da ağlamıştım ama. Kimsenin karşıma geçip de söylemediği her şeyi hiç tanımadığım bir kadın söyleyivermişti. Aras'a duyduğum takıntının aslında aşk olmadığı, sevgiyi kendimde değil de başkalarında aradığım için en ufak bir sevgi kırıntısında nasıl mutlu olduğumu, bunun anlaşılabilir fakat düzeltmem gereken bir durum olduğunu anlatmıştı. 

 Sevgiyi kendi içimde aramaya başlamıştım ve kendimi eskiye kıyasla daha çok sevdiğim aşikardı. Fakat yanı başımda beni seven birinin olması da alabileceğim en büyük destekti. Aramız düzeldiğinde ilk önce tüm eşyalarını evime taşımış daha sonra emlakçı ile konuşarak evi tamamen boşaltmıştı. Şimdi gerçekten tam anlamıyla birlikte yaşıyorduk ve orada burada bıraktığı kahve bardakları dışında her şey oldukça güzel gidiyordu. 

 Benden bir şey saklamamak için verdiği çaba öylesine takdire şayandı ki işten sonra bir saat gecikecek olsa kiminle, nerede, ne yapıyor olduğunu adeta rapor veriyordu. Bu kimi zaman komiğime gitse de onun da sevgiyi dışarlarda aradığının bilincinde olduğum için yorum yapmıyordum. Seanslarına düzenli olarak gidiyordu ve o da çok daha iyi hissediyordu. Ailesi bir daha onunla iletişime geçmeye çalışmamıştı ama böyle bir durum tekrarlanırsa yine en başa döneriz diye korkuyordum. Onları tamamen silememişti ama onları hayatında istiyor değildi. 

Seans çıkışı sokağın ilerisinde onu görmeyi beklemiyordum. Beni henüz fark etmemişti bu yüzden durduğum yerde onu kısaca inceleme fırsatı buldum. Kot pantolonu ve siyah kazağı işten çıkıp eve uğradığını ve üstünü değiştirdiğini anlamama yardımcı oluyordu. Loki'yi evde yalnız bırakmamaya özen gösterirdi ama eve çok uzak olmadığımızı düşünerek gelmiş olmalıydı. Dün gece sürekli yatakta dönüp durmasından iyi uyuyamadığını anlamıştım ama şimdi yüzündeki yorgunluğu gün ışığında daha rahat seçebiliyordum. Yavaş adımlarla ona doğru ilerlemeye devam ettiğimde çok değil bir kaç saniye sonra beni fark ederek sağına döndü. Yüzüne yayılan gülümseme beni de güldürdüğünde onu tutup öpmemek için kendimi zor tuttum.

 'Burada ne yapıyorsun?'

'Seni özledim. Beraber eve yürürüz diye geldim.'

Tek kaşımı kaldırarak 

'Ama zaten evden gelmişsin.' dediğimde utanarak güldü.

'Bekleyemedim işte.'

Bir şey söylemeden yürümeye devam ettiğimde elleri cebinde usul usul yanımdan yürümeye koyuldu. Kaçamak bir bakış attığımda ufak bir çocuğa benzediğini düşünerek güldüm. 

'Ne gülüyorsun?' diye sordu yapmacık bir öfke ile. 

'Günün nasıl geçti?'

'Yorucuydu. İşi bırakıp ev erkeği olmama çok az kaldı.'

'Benim maaşımla geçineceğiz sanırım?'

'Herhalde yani, tasımı tarağımı toplayıp yanına taşındım. Bana bakacaksın.'

'Bakarız koçum orasını düşünme.'

 Sessizce güldü. 

'Senin günün nasıldı?'

'İyiydi, işler rahatladı. Seans da güzeldi.'

'Sevindim.'

 Sormuyordu ama seanslarda ne anlattığımı deli gibi merak ettiğini biliyordum. Oraya ne için gitmeye başladığımı biliyordu ve her ne kadar onu sevdiğimi bilse de aklımın hala Arasta kalıp kalmadığını merak ettiğinden emindim. Ama tek bir zerrem bile başkasını düşünmüyordu. Tuhaf saplantımı yönetmeyi zaman içerisinde öğrenmiş ve onu tamamen yok edebilmiştim. Şimdi yanımdan geçse ona bakmak için omzumun üzerinden arkama bile bakmazdım. Onun da olduğu yerde mutlu olduğunu biliyordum zaten.

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin