Kırk dört

746 50 56
                                    

Yıllar yıllar sonra.. 

Paris, Fransa

Bana evlenme teklif ettiği günü daha dün gibi hatırlıyordum. Üzerinden yıllar geçmişti ama hala o an hissettiklerim, kalbimin kulaklarımı dolduran gümbürtüsü aklımdaydı. Ona dair herhangi bir şeyi unutabilmem mümkün değildi zaten. Size hikayemi anlatmaya başladığımda başka biri için ölüp bitiyordum. Fakat Özgür'e hissettiklerimin yanında o aptalca bir heves olarak kalırdı sadece. 

Evlenme teklifine evet dedikten tam bir sene sonra evlendiğimiz yerde, Paris'teydim. Burada kimselere haber vermeden gizlice evlenmiş birkaç sene sonra da Özgür'ün işi sebebiyle Avrupa'nın çoğu yerinde kısa süreli yaşamıştık. En son durağımız Avusturya'nın ufak bir şehri olmuştu ve o hala oradaydı. Ben ise oradan oraya savrulup duruyordum. Tam bir sene olmuştu ve hala konuşmamıştık. Türkiye'ye tamamen dönmeden önce onunla evlendiğimiz yere gelip her şeyin bittiğini ve benim kırklı yaşlarının başında olan bir zavallı olduğumu kabullenmem gerekiyordu.

Rüzgar iliklerime dek işlerken omzuma dokunan el ile geriye döndüm. Tanıdık bir çift kahverengi göz benimkilerle buluştuğunda içim bir nebze de olsa rahatlamıştı. 

'Berbat görünüyorsun.'

'Teşekkürler Aras.' 

'Gel de şu köşedeki kafeye oturalım.'

 Daha dün akşam Berk ile benim yüzümden oldukça büyük bir kavga ettiklerini biliyordum. Sadece tanıdık bir yüz görmek istemiştim çünkü annem ve babamı kaybedeli beş sene oluyordu ve artık bir ailem yoktu. Aras'ın ise benimkinin aksine oldukça güzel bir ailesi vardı ve senelerdir burada yaşadıklarını biliyordum. Dünya güzeli bir kızları vardı ve ismi Deniz'di. Gerçekten hiçbir şeyi bozmak istemiyordum ama şu an kendi acım daha yoğun olduğu için Aras'ı düşünecek halim yoktu. Bencilliğim düne rağmen yanımda olan Arasla göz göze geldiğimizde utanmama sebep oldu. O kahvesini yudumlarken ben öylece dolu fincana bakıyor, soğuyan kahveyi seyrediyordum.

'Aç mısın?'

'Berk ile düzeldiniz mi?'

Öylesine sorduğumun farkında olsa gerek omuzlarını silkip kısaca yanıtladı beni.

'Halledeceğiz.'

'Özür dilerim.'

Özrüm ise içtendi. Bu yüzden burukça gülümsedi.

'Dün pek konuşamadık. Baştan anlatsana neler oldu?' 

'Çok uzun.'

'Anlatmak için gelmedin mi?'

Öyleydi. Başka anlatacağım kimse yoktu.

'Özgürdü değil mi? Onunla seneler önce karşılaşmıştık. Hayal meyal hatırlıyorum. Evlendiğinizi biliyorum. Ne oldu? Nerede şimdi?'

'Avusturya'da.'

'Sen neden orada değilsin?'

'Sıkılırsan söyle tamam mı? Anlatmayı keserim.'

Başlamamı ister gibi eliyle kısa bir hareket yaptı. Ben de anlatmaya koyuldum.

'Senelerdir gayet güzel giden bir ilişkimiz vardı. Zaten onunla tanıştığım ve ona aşık olduğumu anladığım ilk andan beri evleneceğimizi biliyordum. Bunun için her şeyi arkamızda bırakmamız gerekiyordu ve biz de öyle yaptık. Her şey çok güzeldi. İlk sarsılmamız Özgür'ün babasının ölümünü öğrenmesi ile oldu. Senelerdir borçlarla uğraştığı için sanırım biraz üzüntü biraz da sigara içmekten akciğer kanseri olmuş.'

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin