Yirmi Beş

1K 77 35
                                    

1 saat önce

 Uzun süredir tüm günü yalnız başıma geçirmediğim için sıkıntıdan neredeyse her odayı dolaşmış yine de yapacak bir şey bulamayıp çareyi bilgisayar başında oturup Özgür'ün öğrettiği oyunlardan birini oynamakta bulmuştum. Çok da yalnız sayılmazdım gerçi. İyiden iyiye büyümeye başlayan ve daha da büyürse nasıl aynı evde yaşayacağımı bilmediğim Loki oradan oraya koşup duruyor, televizyon ünitesine tosluyordu. Kalkıp ünitenin üzerinde kırılabilecek şeyleri topladığım esnada telefonum mesaj geldiğini bildiren şekilde öttü. 

 Onu en son dün akşam uyurken gördüğüm için attığı mesaj hafifçe, hatta baya baya gülümsememe sebep olmuştu. Sabah erkenden işlerini halletmek için çıkmıştı, şimdi de uluslararası bir işbirliği için Avusturyalı iş insanları ile yemekteydi. Patronunun onu beraberinde her yere sürüklediğini daha önce de söylemişti ama yorulduğunu düşünerek derin bir nefes aldım. Kısa bir süre mesajlaştığımızda yemeğin ne kadar sıkıcı olduğunu anlattı. Mesajlaşmamızın ortasında çalan kapı zili istemsizce saate bakmama neden oldu. Çok geç değildi ama komşular bu saatte asla rahatsız etmezlerdi. Merakla kapıya ilerlediğimde ayaklarıma dolanmaya çalışan Loki'nin üstüne basmamaya çalışıyordum.

 Özgür'ün  eski kız arkadaşını bu saatte kapımızda görmek içimin tuhaf bir hisle ezilmesine neden oldu. Kızın yüzüne her baktığımda hayalimde yanında Özgür beliriyordu. Önceleri bu üçüncü insan olayından yaralı olduğum için buna engel olamıyordum ama elimden geleni yapıyordum.

'İyi akşamlar, kusura bakma Doruk rahatsız ettim.'

Kaşlarımı hafifçe kaldırıp gülmeye çalıştım.

'Yok ne rahatsızlığı, bir şey mi oldu?'

'Özgür burada mı? Evine gittim de kapıyı açmadı. Işıkları da kapalı olunca bir sana sorayım dedim.'

Derin bir nefes aldım. O da unuttuğu çok önemli bir şeyi hatırlamış gibi telaşla elindeki poşeti uzattı. O sırada az önce salona kaçan Loki koşturarak yanıma döndüğü için istesem de yalan söyleyemeyecektim. 

'Loki için Thor'un eski oyuncaklarını, tasmalarını falan getirdim. İletirsin olur mu?'

'İçeri gelsene.'

'Yok gelmeye..'

'Özgür yok, Loki'yi bıraktı iş yemeğine gitti.'

'Hadi ya.'

'Evet, birer kahve içeriz ısınırsın.'

 Kısa bir süre düşünse de en sonunda teklifimi başını sallayarak kabul etti. Çıkarttığı ceketini bana uzattığında başımla salonu işaret edip geçebileceğini belirttim. Loki onu hemen tanıyarak yanına koşturduğunda eğilip hafifçe okşadı hayvanın koyu renk tüylerini. 

'Filtre kahvem var, sütlü mü olsun sütsüz mü?'

'Sütsüz olur. Yardıma ihtiyacın var mı?'

'Yok, sen keyfine bak.'

 Birazdan elimde kahvelerle döndüğümde aradan çok bir zaman geçmemişti ama kendimi gergin hissettiğim için bir saat olmuş gibi hissediyordum. Elimdeki kahveyi teşekkür edip alırken gözü köşede bir yere takıldı. Koltuğun diğer ucuna geçerken çaktırmadan baktığı yere göz attım. Özgür'ün ceketi, bilgisayarı ve dosyaları masanın bir köşesinde dağınık bir halde duruyordu ve haliyle ona ait olduğunu anlamıştı.

'Özgür burada mı kalıyor?' diye sordu kahveden ilk yudumunu aldığında. Gözlerinden bile akıllı bir kadın olduğu okunuyordu ve açıkçası yalan söylemek istemiyordum. Zamanında Aras da Berk ile arkadaş olduklarını söylemişti ama durum öyle olmayınca canım çok daha fazla yanmıştı. Gözünün içine baka baka yalan söylenmesinin ne demek olduğunu biliyordum.

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin