Medyaya bu bölümü yazarken dinlediğim şarkılardan birini bıraktım.. Okurken dinleyebilirsiniz :*
Özgür
'Özgür.'
Tanıdık ses beni uykumdan çekip koparttığında henüz uykuya dalalı uzun bir süre olmamış gibi hissediyordum. Beynim o kadar uyuşmuştu ki sesi tekrar duyana dek gözlerimi açmayı akıl edemedim.
'Özgür.'
Tekrar kapanmak için yalvaran göz kapaklarım ağır ağır açıldığında karşımda gördüğüm yüz donup kalmama sebep oldu. Senelerdir onun herhangi bir fotoğrafına bakarken bile nefessiz kaldığım için şu an nefes almıyor oluşum da şaşırtıcı değildi. Bana doğru hafifçe eğilmiş olmasına rağmen aramızda hatrı sayılır bir mesafe vardı. Üzerine giydiği yünlü lacivert kazak ona dair hafızamda kalan birkaç şeyden yalnızca biriydi. Başımı hızla iki yana sallayarak görüntünün yok olmasını diledim ama hala öylece duruyor ve gözlerini kaçırmadan bana bakıyordu.
'Kim içeri aldı seni?' diye sorduğumda nihayet hareket etmeyi başarıp yatakta doğruldum ve bacaklarımı ayağa kalkacakmış gibi yan taraftan sarkıttım. Diğer tarafıma döndüğümde Doruk'un olması gereken yerde kocaman bir boşluk olduğu dikkatimi çekti. Doruk böyle bir şey yapmazdı. Bu adamı odamıza sokup bizi yalnız bırakmazdı.
'Seninle konuşmam gerekiyor.' diyerek yatağın ucuna oturmaya yeltendiğinde istemsizce bağırdım.
'Uzaklaş!'
'Sana zarar vermek istemiyorum. O zaman da istemedim.'
Beynim tekrar rahatsız edici anılarla dolmaya başlamıştı. Tam da bu anılardan kurtulmaya başladığım, geçmişimin geride kaldığını ve şu anki Özgür'e dokunamayacağını kabullenmeye çalıştığım bir dönemde bu yüzü karşımda görüyor olmak beni yalnızca öfkelendiriyordu. Beni korkutarak büyüttükleri için kocaman bir adam da olsam hala o korkuyu yoğun bir şekilde hissediyordum. Bağırmama rağmen yatağın ucuna oturduğunda hareketsiz bir şekilde onu izlemeye devam ettim.
'Ne söylersen söyle bir şey değişmeyecek. Hiçbir kelimen yaşadıklarımı telafi edemez.'
'Biliyorum, sadece dinlemeni istiyorum.'
'Ben daha iyiyim, neden bunu mahvetmek istiyorsun ki? Sen yokmuşsun gibi yaşıyorum. Bir ailem yok, bunu kabullendim. Sen neden beni bırakmıyorsun? Neden hala buradasın?'
'Çünkü sen beni bıraktığını sansan da bırakmadın. Bunun tek yolu yüzleşmek, anlamıyor musun?'
'Seninle yüzleşmek falan istemiyorum.'
'Çünkü korkuyorsun. Haksız sayılmazsın. Sana çok kötü davrandım. Annen de öyle..'
'Bunu şu an kabul etmenin bir önemi yok.'
'Biliyorum, sadece içini dökmeni bekliyorum. Bana kızgınsın, beni affetmeyeceksin.'
'Bunları zaten söylüyorum.'
'Ama yüzüme karşı hiç söylemedin.'
Durdum. Haklıydı, hiçbir zaman yüzüne bana nasıl hissettirdiğini söylememiştim. Kocaman bir çocukken korkudan altımı ıslattığımı, sabah bir de bunun yüzünden azar işittiğimi, konu komşu deli der diye beni bir doktora bile götürmediklerini, götürseler şimdi bu kadar hasarlı olmayacağımı hiçbir zaman söyleyememiştim. Hayatıma giren insanlarda bir aile sevgisi, şefkati beklediğimi, ailem gibi tüm nazımı çekmelerini umduğumu ama herkesin bana sırt çevirdiğini ve bunun ne kadar yorucu olduğunu anlatamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUKTA // bxb
RomanceGözleri başkasına bakan, kalbi başkası için atan bir adama aşıktım. Ayaklarım yürüyüp gitmek istiyor, fakat diğer tüm uzuvlarım kalmak için yalvarıyordu. Bana kör birine aşık olmuştum ama hayatımı değiştirmem, onu aklımdan çıkarmam gerekiyordu. Ben...