Kırk

833 55 45
                                    

Günler, haftalar birbirini kovalıyor, hayatım ev ve iş arasında geçip duruyordu. Özgür ve evde ayağımızın altında dolaşan iki köpek olmasa iş stresinden muhtemelen depresyona girmiş olurdum. Yıllık iznimi almadan önce bana yüklenmiş olan tüm sorumluluklarımı yaptım ve cuma günü 10 günlük iznimi yatarak kullanma hayali ile eve gittim.

 Yatak odasında, dolabın önünde dikilen ve tek tek seçtiği kıyafetleri katlayarak bir valize yerleştiren Özgür'ü görmeyi beklemiyordum. Tek kaşımı kaldırıp bir süre bir şey söylemesini bekledim ama dudağının kenarındaki gülüş benden soru sormamı beklediği anlamına geliyordu.

'Sormaya korkuyorum ama.. yolculuk nereye?'

Bir tişörtü ustaca katlayarak diğerlerinin üstüne yerleştirdikten sonra 

'İşten izin aldım ben de..' dedi 'Senin gibi 10 gün alamadım maalesef 5 gün verdiler ama hafta sonları ile zaten 9 oluyor. O yüzden hemen bir otelden yer ayırttım.'

'Ne oteli?'

'Keşke önce nereye gideceğimizi söyleseydim tabi, haklısın. Birkaç günlüğüne Antalya taraflarına kaçsak iyi olur diye düşündüm.'

'Bana da sorsaydın önce.. Hem paran var mıydı ne kadar ödedin?'

Gözlerini devirdi.

'Ne önemi var şu anda bunun? Kafa dinleyelim diye dört beş günlük bir şeyler ayarladım işte. Sevinsene biraz..' 

'Sevindim, sevindim de.. Beni biliyorsun.' 

'İyi ki biliyorum..'

Yüzüme uzun uzun baktığında kendimi tutamayarak gülümsedim.

'Ne zaman gidiyoruz ki?'

'Yarın sabah 6 gibi çıkarız.'

'Neden o kadar erken?'

'Yol zaten arabayla 6 saat falan sürer. Öğlen orda olup otele yerleşir sonrasında da biraz havuzda falan vakit geçiririz dedim. Geç gidersek günümüz hiç olacak.'

'Yine çok haklısın akıllı sevgilim.'

Yüzüme bakmadan kısık bir sesle güldü. Biraz sonra ben de kendimi yatağa bıraktım ve kısa bir süre dolabı inceleyip en sonunda siyah düz bir tişört çıkarmasını izledim. 

'Ben kendi kıyafetlerimi ayarladım, sıra seninkilerde.'

'Yemekten sonra yapsaydık ya yavrum. Acelen neydi bu kadar?'

'Sen gelmeden sipariş verdim. Evde bir şey yok, gidip almaya da üşendim açıkçası. Haftaya dönerken alırız olmaz mı?'

'Olur olur.'

İstemeyerek de olsa ayağa kalktım ve hızlıca üzerime evde giydiğim eşofmanlarımdan biri ile beyaz tişörtümü geçirdim. Ben bunları yaparken o da iç çamaşırı çekmecesini açmış hangi çamaşırımı götürmek istediğimi soruyordu.

'Ne fark eder yavrum bi tek sen görüyorsun zaten.'

'Başkaları da mı görsün isterdin?'

Tek kaşını kaldırarak sorduğu soru beni güldürürken cevap veremediğim için omzuma hafifçe vurdu. Çalan zil imdadıma yetiştiğinde kaşlarını yapay bir öfke ile çatarak kalkıp kapıya ilerledi. İç çamaşırlarımı düzgünce katlayarak valize yerleştirirken salondan gelen sesini duydum.

'Gel yemek yiyelim, sonra devam ederiz.'

 Yemeklerimizi yerken tatilimiz için yaptığı planlardan bahsetti. O kadar heyecanlı anlatıyordu ki on gün boyunca yalnızca yatmayı hayal ettiğim için birazcık üzülmüş olduğumu ondan gizlemeye karar verdim. Beraber yeni bir şeyler yapmak istediğini biliyordum. Benim için evde birlikte uzanmak yeterliydi ama o öyle düşünmüyordu. Bir süredir tatile gitme hayali olduğunu bildiğim için bu hamlesine şaşırmamıştım. 

DORUKTA // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin