Aydın'dan döneli yalnızca iki gün olmuştu. Orada bir hafta bile kalmamış olsam da Özgür her boş vaktinde beni görüntülü aramış, mesajlarda da beni özlediğinden bahsetmişti. Bu yüzden ailemle olduğum her anda gidecekmiş gibi aceleci tavırlar sergilemiş, annemin ısrarı ile anca 5 gün kalmıştım. Arabayla döndüğüm için yolum normalde olduğundan daha güzel geçmişti ayrıca araba sürmeyi de fazlasıyla özlemiştim.
Beni çok özlediğinden bahsedip duran Özgür'ü ise geldiğimden beri yalnızca bir kere görmüştüm fakat bunun bir sebebi vardı. Kız kardeşi dün yanına gelmişti ve her nedense Özgür ikimizi tanıştırmak için herhangi bir girişimde bulunmamıştı. Sevgilisi olarak tanışacak halim yoktu çünkü hem sevgilisi değildim hem de kardeşine açılması için oldukça erken olduğunu biliyordum. Gün içinde attığı kaçamak mesajlar dışında pek konuşmamıştık ama ara ara pencereden dışarı bakıyor, onu görmeyi ümit ediyordum. Fakat ışık sürekli yanık olsa da bir kere bile görememiştim.
Akşam saat 8'e gelirken , birkaç saattir de mesajlaşmamış olmamızın etkisiyle bir anda gaza gelerek boş bir kaba annemin yapıp gönderdiği kurabiyelerden koydum. Fikrimi değiştirmeden evden çıkmam gerekiyordu çünkü yaptığım şey çocukçaydı. Beni kardeşiyle tanıştırmak zorunda değildi tabiki de.. Sadece ona dair bir çok şey öğrenmek istiyordum ve kardeşini tanımak, onun yanında nasıl davrandığını görmek istiyordum. Kardeşi ne kadar kalacaktı bilmiyordum ve illaki denk gelecektik. Ama içimdeki eski saplantılı Doruktan tamamen kurtulamamıştım ve elimde içi kurabiye ile dolu kap ile kapısının önüne gelene dek bunu düşünmemeye çalıştım. Elim tereddütle kapı ziline dokunduktan yalnızca beş saniye sonra şaşkınlıktan ağzım neredeyse açılacaktı ama son anda kendimi toparladım.
' Melek?'
' Selam. Doruk'tu değil mi?'
Başımı salladım çünkü konuşamayacak kadar şaşırmış hissediyordum. Birkaç saniye sonra Melek'in hemen omzunun üzerinde Özgür'ün gergin yüzü belirdi. Ona öyle bir bakış attım ki gözleri anında korkuyla kısıldı.
Melek'in burada ne işi var anlamaya çalışıyordum çünkü direkt burada ne yaptığını sorarsam kuşkulanabilirdi. Ağzımı açmama fırsat kalmadan
'Gelsene Doruk, biz de oturuyorduk.' diyen kıza derin bir nefes alarak baktım. Bakışlarım tekrar Özgür ile kesiştiğinde gelmemi istemiyor gibi baktığına yemin edebilirdim. Ama olan biteni anlayabilmek için içeri girmem daha iyi olacaktı.
Kapının önünden çekildiklerinde içeri geçtim ve elimdeki kabı sertçe Özgürün eline tutuşturdum.
'Annem kurabiye yapmıştı, sana da getireyim dedim.'
Özgür yalnızca yüzüme bakarken Melek'in sesini duydum. Gereksiz neşeli bir biçimde
'Ben de çay demlemiştim sana da bir bardak koyayım.' dediğini duydum fakat bakışlarımı Özgür'ün yüzünden çevirip de ona bakamadım.
Melek ortadan kaybolur kaybolmaz sesimin içeriye gitmeyeceğine emin olmak için fısıldayarak
'Ne sikim dönüyor burada?' dedim.
'Anlatacağım, ama hiç iyi görünmüyorsun.'
'Neden acaba? Kapıyı eski sevgilin açtığı için olabilir mi?'
Bileğimi tutmaya çalıştığında elini savurup bir adım geriye gittim. Sonrasında o bana doğru bir adım attığı için çabam bir işe yaramamıştı.
'Kardeşim ayrıldığımızı bilmiyor, Melek'i çok sevdiği için söyleyemedim bir türlü. Buraya gelmeden önce Melek ile konuşmuşlar, o da söyleyememiş. Bu akşam birlikte anlatacaktık.'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUKTA // bxb
RomanceGözleri başkasına bakan, kalbi başkası için atan bir adama aşıktım. Ayaklarım yürüyüp gitmek istiyor, fakat diğer tüm uzuvlarım kalmak için yalvarıyordu. Bana kör birine aşık olmuştum ama hayatımı değiştirmem, onu aklımdan çıkarmam gerekiyordu. Ben...