Anna korkmuş bir yüz ifadesiyle Alvina'ya bakıyordu, sanki karşısındaki insan bambaşka biriydi. Görünüşü aynıydı ama mimikleri ve ses tonu çok farklıydı. Alvina'ya nazaran kendinden daha emin daha dik duruyordu, etrafa garip bir auro saçıyordu.
Alvina ona doğru eğildi, suratında merhametten eser yoktu. Şayet ona karşı koyarsa, canını yakacağı açık bir şekilde belli oluyordu.
"Benim kim olduğum seni alakadar etmez küçük böcek. Bir daha bana karşı ufak bir hata yaparsan, o çok sevdiğin yüzün tanınmaz hale gelir."
Anna korkuyla titriyordu, karşısındaki bambaşka bir insandı resmen, neler oluyordu? Geçenlerde karşılaştığı kız bu değildi, o kız korkaktı ve haddini biliyordu. Tokadı attığı an boyun eğmişti ama karşısındaki demirden bir iradeydi. Ona atacağı her yumruk misliyle gerisin geri kendisine dönecekti.
Acıyla başını tuttu, elinin ıslandığını hissetti, korkuyla eline baktı ve beklediği gibi akan kanını gördü. Korkuyla bir çığlık patlattı. Karşısındaki kişinin ona yardım etmesini beklerken karşısına geçip kahkahalarla güldüğünü fark etti. Onun bu acınası görünüşü Alvina'nın hoşuna gitmiş gibi gözüküyordu.
"Seni zavallı! Sen benim rakibim olacak seviyede değilsin."
Gözlerine yaşların hücum ettiğini hissediyordu. Karşısındaki kişi resmen ona hakaret ediyordu ve Anna'nın yaptığı tek şey ise küçük bir çocuk gibi karşısında dikilip tüm olayları sindirmekti. Öfkeyle ayağa kalktı, buradan bir an önce gitmek istiyordu, Alvina'nın aşağılanmalarına daha fazla katlanamazdı. Hızla arkasını döndü ve lavaboyu terk etti.
Gümüş Serçe suratında hiç memnun olmadığını belli eden bir ifadeyle gidişini izledi. İçindeki hırs daha sönmemişti, Anna'nın karşılık vermesini istemişti ama o korkak bir tavuk gibi hiçbir şey yapmamıştı. Hatta onu kışkırtmak için hakaretler etmişti, yine de yaptığı girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştı ve Anna denilecek şahıs hiçbir şey yapmadan küçük bir çocuk gibi arkasına bakmadan kaçmıştı.
Bu sırada ise Alvina ona serzenişte bulunuyordu.
"Ne yaptın sen? Kendini belli ettin. Göktuğ'a veya Canberk'e gidip "Alvina iki kişilikli biriymiş." dese ne diyeceğiz?"
Gümüş Serçe küstah bir ifadeyle dudaklarını büktü. Aynadaki karşılığına baktı, gerçekten güzel gözüküyordu.
"Ah Alvina! Bende seni akıllı biri zannederdim. Sence ona kim inanır? Biri sana gelse, "Göktuğ iki kişilikli biriymiş." dese ne dersin?"
Alvina ses çıkarmadı.
"Bende öyle düşünmüştüm. O yüzden böyle konularda canını sıkma. Her zaman bir kılıfını uydururuz."
Duraksadı.
"Hem öğrenseler ne olacak? Ben senin yanındayım. Bu yetmez mi?"
***
Göktuğ eğer verdiği partiyi özetleseydi, tek kelimeyle müthiş derdi. Alvina ona iltifat etmişti, Anna parti boyunca onu rahatsız etmemişti, Canberk Alvina'yla yakınlaşamamıştı ve Alvina'yla parti boyunca konuşmuştu.
Eğer biri gelse; "Bana bugün yaşadığın her şeyi detayıyla yaz." dese, yaşadığı şeyleri anlatacak kelimeleri bulması imkansıza yakındı, daha Türkçe'de böyle kelimeler türememişti. İşin en güzel yanı ise Alvina onun daveti üzerine partiye gelmişti, bununla yetinmemiş, onu eve bırakmasına izin vermişti.
Eğer şu an kendisi yerine bir başkası arabayı kullansaydı, aynı filmlerdeki gibi arabanın üstündeki cam bölmeyi açar ve oradan çıkıp kollarını iki yana açarak anın tadını çıkarırdı. Tabi bunu yapamayacağı için açtığı son ses müzikle yüzündeki sırıtmayla arabayı sürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Serçe (+18)
Teen FictionDudakları yavaşça boynumdan aşağı doğru inmeye başladı. Aldığım zevk anlatılamazdı. Gözlerimi kıstım ve başımı geriye doğru atarak duvara yasladım. O ise göğüslerimin üstünü öpmekle meşguldü. İlk başta öpüyor daha sonra ufak ısırıklarını hırsla göğ...