B37

11.3K 698 236
                                    

Zorlu bir zamandan geçiyordum ve bu uzun zamandır yaşadığım en sıkıntılı dönemdi. Sorunlar domino taşı gibi arka arkaya dökülüyordu ve ben bunları engellemek için bir şey yapamıyordum. Anna ile yaşadığım son olay ise sorunlarımın damgası niteliğindeydi.

Cumartesi günü sahneye çıkmak bile istememiştim. Zehra'yı arayarak iptal etmek istemiştim ama Gümüş Serçe buna mani olmuştu. Nitekim onun istediği gibi olmuş ve sahnede yer almıştım. Ben isteksiz bir şekilde kenara çekilmiştim ve sahneyi ona bırakmıştım. O ise hiçbir hareketinden taviz vermeyerek gösterisini sergilemişti ve insanları bir kez daha kendisine büyülemişti. Aldığı yüksek sesli alkışlar egosunu iyice tatmin etmiş ve kişiliği ile bir kez daha övünmüştü.

Ben ise durmadan Göktuğ ve Anna olayını düşünmüş ve bu olaylardan nasıl yakamı kurtaracağımı düşünüp durmuştum. Sonuç olarak bir çıkmaz da dönmeye başlamış ve düşünmenin boşa bir uğraş olduğunu anlamıştım. En iyisi zamana bırakmaktı ve ne olacağını beklemekti.

Tabi bir de Erdem olayı vardı. O konuya değinmek bile istemiyordum. Acaba Göktuğ ve Erdem arasında nasıl bir konuşma geçmişti? Göktuğ'un Erdem'i kırmayacağını düşünüyor ve alttan alan taraf olacağını umuyordum. Umarım aralarındaki yanlış anlaşılma tatlı bir şekilde son bulmuştur.

Düşünceli bir şekilde kahvemden ufak bir yudum aldım. Dikkatimi gülerek konuşan Canberk ve Tuğçe'ye verdim. Uzun zamandır bir arada olmadığımız için bugün okul çıkışı buluşmuş ve hasret gidermeye karar vermiştik. Ben biraz daha kendi kabuğuma çekilmişken ikili gülerek konuşuyordu. Tabi durmadan üzerime çevrilen Canberk'in bakışlarını unutmamak lazımdı.

Tuğçe ise Canberk ile arkadaşça konuşuyordu. Eski yakın ve cilveli tavrı gitmiş yerine ağır başlı bir kıza bırakmıştı. Tabi ki de buradaki en büyük etken Alp'ti. Tuğçe beni Alp konusunda bilgilendiriyordu. Çiftin arasındaki uyum hiç beklemediğim kadar iyiydi. Alp gerçekten Tuğçe'ye karşı nazik davranıyor ve Tuğçe'de aynı karşılığı ona gönderiyordu.

Acaba bizim Göktuğ ile böyle bir ilişkimiz olabilir miydi? Ne! Neden böyle bir şey düşünmüştüm ki? Göktuğ ve Ben? İmkansızı istemek gibi bir şeydi.

"Daldın yine, konuşmaya geldik kızım."

Tuğçe'nin sesiyle irkildim ve yüzümde samimiyetten uzak bir gülümseme belirdi. Neyse ki onlar bunu fark etmemişti.

"Aklıma bir şey geldi de."

Canberk sırıttı. "Çok fazla düşünüyorsun. Anın tadını çıkarmayı öğrenmelisin."

Tuğçe'de hemen ona katıldı. "Canberk haklı, gereksiz insanları düşerek kendini yorma. Değmiyor sonuçta."

Omuz silktim. "Kimseyi düşündüğüm yok. Birisini düşünecek kadar sevmiyorum."

Canberk bakışlarını kaçırarak dışarıyı izlemeye başladı. Tuğçe ise durumun farkında olmayarak gülümsüyordu.

"Yalan söyleme! Arkadaşlarına yalan söylemeye de başlamışsın."

Gümüş Serçe'nin sesini duymazdan gelerek karşımdaki ikiliye bir soru yönelttim. "Siz neyden bahsediyordunuz?" Tuğçe söz hakkının ona tanınmasına heyecanlanarak konuşmaya başladı.

"Bir ara hep beraber sahilde oturalım diyorum. Belki Alp ve Göktuğ Bey'de gelir."

İlgisiz bir tavırla "Bilmem, bakarız." dedim.

Tuğçe sırıttı. "Tabi ben senin gibi deniz manzaralı bir evde oturmadığım için farklı bir atmosfer geliyor. Sana sıradan gelmesi gayet normal."

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin