B40

11.6K 435 106
                                    

Niye buraya geldiğini bilmiyordu. Normalde evine gidecekti ama garip bir şekilde kendini Alvina'nın evinin önünde buldu. Önce bu olaya şaştı kaldı, bir an kendini sorguladı, arabasını çevirip gerisin geri evine dönmek istedi ama karşı tarafta Alvina'yı görünce neden buraya geldiğini daha iyi anlamıştı.

Rüzgarla savrulan siyah saçlarını, hangi ortam olursa olsun canlı canlı parlayan o mavi gözlerini, herkese huzur veren o gülümseyişi, her şeyiyle onu özlemişti. Eğer ona imkan verse hiç şüphesiz ona sıkı sıkı sarılır ve kokusunu içine çekerdi.

Alvina'da onu görünce şaşırmıştı. Tabi bu şaşkınlığını çabuk atlatmış ve bundan memnun olduğunu belli edercesine yüzünde güzel bir sırıtma oluşmuştu. Ona "Merhaba." diyişi bile bir farklıydı, ağzından tek kelime çıkıyordu, lakin Göktuğ o iki dudağın arasından çıkan tek kelimeyle binlerce farklı anlam arıyordu.

İkisi merhabalaşırken Alvina ona bir soru sordu.

"Neden buraya geldin?"

Aklına elli tane sebep geldi. Uzun bir roman gibi Alvina'nın önüne bunları dizebilirdi, hatta o kadar ileri giderdi ki tüm bu yalanlarını mükemmel şekilde tamamlayabilecek yalanlar sıralayabilirdi.

Ancak o içinden gelen bir tutku sonucu iki dudağının arasından şu kelimeler çıkmıştı.

"Sadece seni görmek istedim."

Pişman değildi. Belki hayatı boyunca şu an için pişman olmayacaktı. Çünkü Alvina'nın bu sözleri duyduktan sonra yüzünde beliren ifade tüm bu şeylere bedeldi. Eğer ona farklı bir yol tercih etme şansı verseler, o katı bir dindar gibi büyük tövbeler ederek, ona armağan ettikleri yolu ret ederdi.

Alvina Göktuğ'un söylediklerini duyunca hafifçe kızarmıştı, utandığını belli etmemek için hafifçe başını eğmiş, ilgisiz gibi davranmaya çalışmıştı. Sonra bu yöntem ona saçma gelmiş ve kafasını kaldırarak cesur bakışlarla Göktuğ'u süzmüştü.

"O zaman beni gördüğüne göre, bende gideyim."

Adım atmak üzereydi ki bir anda karşısına Göktuğ çıktı. Alvina'nın bu kendisine olan mesafeli tavırları onu hiç etkilemiyordu.

"Beni kahve içmeye davet etmiyor musun Alvina? Erdem senin kahveni çok mest etti."

Erdem lafını duyunca Alvina'nın bedeninde bir titreme oluştu. Aklına binlerce farklı senaryo belirdi. Sanki Göktuğ onu deniyormuş gibi hissetti. Sonra Göktuğ'un yüzünde sempatik ifadeyi görünce sırf onunla kahve içmek için böyle davrandığını fark etti.

"Bence Erdem biraz abartmış, alt tarafı bir kahveydi."

Göktuğ gülümseyerek omzunu silkti.

"Alt tarafı bir kahve olup olmadığını içince anlayacağız Alvina."

Açık bir şekilde onu içeri davet etmesini istiyordu. Alvina'nın bir yanı onu içeri deliler gibi davet etmek isterken, onu frenleyen diğer yanı ise bu seçeneğin ne kadar mantıklı olabileceğini tartışıyordu. Sonuçta daha bir saat önce Canberk'i reddetmişti, abisiyle takılması ne kadar doğru olurdu bilemiyordu.

Alvina'dan ses çıkmayınca Göktuğ beklenti dolu bir sesle söylendi.

"Beni içeri davet etmeyi düşünüyor musun Alvina?"

Göktuğ'un yüzündeki hevesli ifadeyi görünce Alvina onu kırmak istemedi. Ayrıca alt tarafı bir kahve olduğunu düşündü. Kahvelerini içip iki medeni insan gibi konuşabilirlerdi. Bunda kötü bir şey yoktu.

"Tamam o zaman karşılıklı bir kahve içelim."

"Harika olur."

Birlikte apartmanın içine girerken ikisi de sessizdi, sanki konuşurlarsa aralarındaki garip çekim bozulacak gibi hissediyorlardı. O yüzden ikisi de bu konuda tek kelime etmiyor ve sessizlik yemini etmiş gibi konuşmuyorlardı.

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin