B5

59K 1.5K 403
                                    

Alvina Aksel...

Gerçek benliğimin tek yansımasıydı.

Kişiliğim ile çelişen geçmişim, bazı olayların üzerine sis perdesi çökmesine neden oluyordu. Gizli ve karanlık bir yönüm vardı. Bu sanıldığının aksine beni mahvetmek yerine daha çok güç ve şöhret bahşediyordu.

Muğla'dan, on dokuz yıllık yuvamdan iki sene önce ayrılmıştım. İzmir'de Ege Üniversitesi'ni kazandıktan sonra hayatım temelden değişmişti.

Anne ve babama veda etmek zorunda kalmıştım. Buna takiben artık bu koca hayatta tek başıma kalmıştım. Bunlar benim için zor olsa da bir şekilde aşmayı başarmış ve bugünlere kadar gelebilmiştim.

İzmir özgürlüğümün anahtarını bana vermişti. Beni tepeden tırnağa yeniden yaratmıştı. Alvina bu şehirde bambaşka birisi olmuştu. Kimse bunun farkında değildi ve bu benim için hiç önemli olmamıştı.

Sekiz yaşından beridir bale eğitimi alıyordum. Dans konusunda fazla istekliydim ve annem bu yüzden beni bale kursuna yazdırmıştı. Böyle bir vesilenin beni dansçı yapacağını nereden bilebilirdim ki?

Alvina kendi içinde kapalı bir kutuydu. Dışarıdan beni görenler sıradan bir üniversite öğrencisi olarak niteleyebilirdi. Bu aslında benim işime geliyordu. Sıradan olmak benim için bulunmaz bir lütuf sayılırdı.

Hayatımı her zaman sıradan tutmuş ve elimdekilerle her zaman yetinmiştim. İnsanlarla iletişim konusunda dikkatli olmuş ve hiçbir zaman güler yüzümü sakınmamıştım. Bu da beni sosyal çevremde iyi biri olarak yansıtmıştı.

Tabi bunlar Alvina için geçerli olan etkenlerdi.

Peki Gümüş Serçe nasıl biriydi? Bunun cevabı maalesef bende değildi.

Kalbim küt küt atıyordu. Alnımda biriken ter damlaları heyecanımı iyice körüklüyordu. Kulaklarıma dolan alkış sesleri gururumu yüceltiyordu.

Ben buydum, Gümüş Serçeydim!

İnsanların bana hayran hayran bana bakmasına alışmıştım. Heyecanlı gözlerin üzerimde olmasını seviyordum. Kim sevmezdi ki?

Gözlerimi etraf da gelişi güzel süzdüm. Çoğu insan ayağa kalkmıştı ve heyecanla beni alkışlıyorlardı. Gürültü o kadar fazlaydı ki sanki beynimi patlatacak düzeydeydi.

Sırıttım ve arkamı dönerek sahne arkasına doğru yürümeye başladım. Her adımımla Gümüş Serçe'nin gücünü bir kez daha hissediyordum.

Sahneden emin adımlarla ayrıldım ve koridorun başında beni bekleyen Zehra'ya ufak bir tebessüm gönderdim. Zehra ise seri adımlarla yanımda bitti.

Ardından nefes nefese konuştu. "Harikaydın, herkes tekrardan sana hayran oldu."

Elimi nazik bir tavırla havaya kaldırdım ve Zehra'nın yanağını okşadım. "Sağ ol Zehra. Sende harikasın."

Zehra'nın gözleri parıldadı. "Teşekkür ederim. Hadi, üstünü değiştir artık."

Yanağımı kaşıdım ve ardından duruşumu dikleştirdim. Arka taraftan bayağı bir ses geliyordu. Salon yavaş yavaş boşalıyordu ve insanlar bağırarak Gümüş Serçe hakkında konuşuyorlardı.

"Benim acilen çıkmam lazım. Arkadaşlarıma sözüm var."

Zehra başını hızlıca öne doğru eğdi. "Tamam Gümüş Serçe. Sen içeri gir. Ben kapının önünde beklerim."

Zarif bir hareketle başımı ona doğru eğdim ve ardından kısık bir sesle güldüm. Zehra'nın çehresini şaşkınlığın tatlı belirtileri sarmıştı.

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin