B18

26.8K 1.1K 459
                                    

Vazgeçmişti.

Tek kelime ile vazgeçmişti.

Her şeyi bir kenara atıp tüm arzularını kalbinin derin zindanlarına hapsetmişti. Galiba bu da bir çeşit fedakarlıktı. Sonuçta tüm hayallerini geride bırakıp önüne bakıyordu.

Zehra'yı kullanıp Gümüş Serçe'nin gerçek kimliğini meydana çıkarma planını yırtıp bir köşeye fırlatmıştı, bir de üstüne büyük bir ateşle güzelim planı yakmıştı. Pişman değildi, o gerekeni yapmıştı. Doğru olan da buydu.

Zehra ile o akşam yemeğinden sonra ilişkisini kesmiş, onu ne aramış ne de mesaj atmıştı. Kız da ona geri dönüş yapmamıştı. Galiba bu konuda o da biraz utangaçtı. Pek hevesli gözükmek istemiyordu.

Sigarasından derin bir nefes alırken altında duran İzmir'in manzarasına daldı. Ne zaman mutsuz olsa bu manzaraya dalıp gidiyordu. Buna o kadar alışmıştı ki ne zaman bir olay yaşasa soluğu burada alıyor, sigarasını yakıp manzaraya dalıyordu.

"Umarım kız bana bağlanmamıştır." diye düşündü.

Aşk her zaman tehlikeliydi. Şayet Zehra zayıf karakterli bir insansa Göktuğ'a bağlanırdı. Çekindiği içinde onu arayıp soramazdı. Kendi içini yer bitirirdi. En sonunda bu olay bir saplantıya dönerdi. Onu aramadığı için kendini suçlardı. Kendine kızardı, kendinden nefret ederdi. Bazen köşeye çekilip ağlardı. Bu süre zarfında işini aksatırdı, okuyorsa dersleri düşerdi. Hayatı mahvolurdu. Ta ki bir psikolojik tedavi alana kadar...

Bunları düşünce Göktuğ'un kalbine bir sancı saplandı. Ağzındaki sigara bir anda diline öyle kötü bir tat bıraktı ki onu köşeye fırlatıp attı. Tabi bunu yaparken sigarasını söndürmeyi unutmadı. Telaşla iki gün sonraki takvimine "Zehra'yı görmeye git." notunu yazdı. Bu bir önlemdi. Kızın durumunu öğrenecekti, iyi miydi, kötü müydü? Zaten hal ve hareketlerden bu oldukça belli olurdu.

Yavaş hareketlerle sandalyesine çöktü. Göz ucuyla kolundaki saatinden saate baktı. Saat akşam 11'di. Eve gitme vakti gelmişti. Aile evinden ayrılmış, şirketin yakınlarında bulunan rezidanslardan birine taşınmıştı. Annesi defalarca onu aramıştı, ama o geri dönmemişti. Hatta şirkete bile gelmişti. Tabi sekreterini geçemeden evine gitmişti. Çünkü annesinin böyle bir şeye kalkışacağını bildiği için önceden sekreterini uyarmıştı. Sekreteri de annesine toplantıda olduğunu söylemişti. Saat akşam 9'a kadar beklemişti, en sonunda pes edip evine gitmişti.

Kardeşi ile tartıştıktan sonra onu aramamıştı. O da Göktuğ'u aramamıştı. Küs oldukları bir gerçekti. Barışmaları için biraz zaman geçmesi gerekiyordu. Tabi ki de ikisi egolarını bir kenara bırakıp barışmak isterlerse.

Koltuğundan kalktı. Eve gitme vakti gelmişti, yavaş adımlarla binadan çıkarken düşünceleri durgundu. Sadece biraz kasvetli olduğunu hissediyordu. İki hafta boyunca Gümüş Serçe'yi görmeye gitmemişti. Bunun nedeni ona olan duygulardı. Şayet ki giderse Zehra ile ilgili düşüncesini değiştirir ve onun üstünde tekrar planlar yapmaktan korkuyordu. O yüzden Gümüş Serçe'yi görmemeye karar verdi. En azından içindeki fırtına dinene kadar...

Evine vardığında önce güzel bir duş aldı, sonra rahat kıyafetlerini giydi. Evdeki giyecek eşyalarını almadığı için dolabını komple yenilemişti. Bu evde kaldığını sekreterinden başkası bilmiyordu. Sadece ona söylemişti. İkide bir gereksiz insanlar yüzünden rahatsız edilmek istemiyordu.

Televizyondan saçma bir program açıp izlemeye başladı. Doğrusu pek izlediği söylenemezdi. Sadece etrafında biraz ses olsun istemişti. Sigarasını yakıp bir nefes alırken yine düşüncelere dalıyordu. Bu sıralar çok düşüncelere daldığını fark etti. Bu hiç iyi değildi. Her şeyin aşırısı zarar olduğu gibi, aşırı düşünmekte zararlıydı. İleride psikolojik tedavi görmek zorunda kalırdı.

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin