B23

19.9K 825 120
                                    

Baş ağrısıyla yataktan doğrularak gözlerimi açtım. Mahmur bir ifade ile etrafıma bakındım. Esneyerek üzerimdeki battaniyeyi kenara fırlattım ve bacaklarımı dışarı doğru uzatarak yataktan kalktım.

Dün gece durmadan düşünmüş ve bunun sonucunda başım inanılmaz derecede ağrımıştı. Ne kadar düşünürsem düşüneyim bir türlü çözüm bulamıyordum.

Göktuğ'dan nasıl kurtulabilirdim ki? O fazlasıyla kararlıydı ve benim gerçekleri yalanlama gibi bir durumum yoktu. O benim Gümüş Serçe olduğumu biliyordu ve bu konuda kararı netti.

Acaba Gümüş Serçe olduğumu nasıl öğrenmişti? Oysa ki gizlilik konusunda fazlasıyla titiz davranıyordum. Etrafı gözetliyor ve genelde Siyah Gece kulübüne tenha saatlerde giriş yapıyordum. Gerçek kimliğimi Zehra'dan başka kimse bilmiyordu. Zehra'da bunu yayacak birisi değildi. Uzun zamandır beraber çalışıyorduk ve Zehra'nın güvenilir birisi olduğunu biliyordum.

Su ısıtıcısını prize taktım ve içindeki suyun kaynamasını beklerken koşar adım salona giriş yaptım. Ürkek bir tavırla cam kenarına doğru yaklaştım ve perdeyi açarak Göktuğ'un beni bekleyeceği köşeye baktım. Şaşırarak gözlerim irileşti.

Göktuğ orada değildi. Sokak fazlasıyla sakin gözüküyordu. Acaba peşimi bırakmış mıydı? Perdeyi çekerek tekrardan mutfağa yöneldim.

Hayır, Göktuğ kolay pes edecek birisi değildi. Canberk'in dediğine göre Göktuğ istediğini elde etmeden pes etmezdi. Canberk'den bunu laf arasında öğrenmiştim. Canberk demişken birkaç gün önce onu aramıştım ve abisinin beni rahatsız ettiğini söylemiştim.

Canberk ilk şaşırmış daha sonra defalarca arka arkaya benden özür dilemişti. O her özür dilediğinde mahcup olmuş ve bu fikrin yanlışlığını bir kez daha düşünmüştüm. İki kardeşin arası benim yüzümden açılır mıydı?

Eğer Göktuğ Canberk sayesinde peşimi bırakacaksa bu benim için sorun olmamalıydı. Zaten Tuğçe yüzünden Canberk ile aram açılmıştı. Gümüş Serçe bu olayı umursamamamı söylerken Alvina duyarlı olmamı söylüyordu.

"Aptal! Her zaman ki gibi fazla düşünüyorsun."

Zihnimin derinliklerinde yankılanan Gümüş Serçe'nin sesi sinirlerimi bozuyordu. Yanaklarımı şişirerek fincana sıcak su koyup kendime kahve hazırladım. Yaşanan olaylardan sonra iştahım kapanmıştı. Canım bir şey yemek istemiyordu. Bu yüzden sabah öğününü kahve ile geçirecektim.

Acaba Canberk yüzünden mi Göktuğ birkaç gündür karşıma çıkmıyordu? Eğer Canberk bunu başarabildiyse ona gerçekten minnettar olacaktım ama içimdeki ses bunun doğru olmadığını söylüyordu.

Canberk Göktuğ'a karşı oldukça pasifti. Göktuğ Canberk'den kolaylıkla kurtulabilirdi. Yani iş başa düşecekti. Göktuğ'dan kurtulmak istiyorsam bunu kendim başarmalıydım.

Kahvemi dalgın bir şekilde karıştırmaya çalıştım. Sıcak buhar elimi ısıtıyordu. Ben ise ruhsuz bir şekilde karşımdaki dolaba bakıyordum.

Elim kolum bağlı oturamazdım. Göktuğ'a karşı yenilgiyi kabul etmeyecektim. Ben onunla baş edemeyebilirdim ama iş Gümüş Serçe'ye düştüğü zaman onu alt edeceğini biliyordum. Gümüş Serçe bu zamana kadar kimseye kaybetmemişti, onun Göktuğ'a karşı kaybedeceğini düşünmüyordum.

Bugün Cumartesi'ydi ve akşam sahne alacaktım. Umarım Göktuğ karşıma çıkmazdı. Onunla karşılaşırsam ne yapacağımı bilmiyordum.

Kahvemi alarak oturma odasına geçtim ve yeni kitabımı elime alarak düşünceli bir şekilde okumaya başladım.

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin