Zamanın nasıl akıp gittiğini anlar mıydınız?
Cumartesi gecesini ucuz atlatmıştım ve Tuğçe ile Canberk'e ufak bir yalan söylemek durumunda kalmıştım. Bana inanmışlardı. Açıkçası bundan zerre rahatsızlık duymamıştım. Gerçek kimliğimin açığa çıkmasını istemiyordum ve yalana başvurmak zorunda kalmıştım.
Canberk belki beni daha fazla sıkıştırıp sorular sorabilirdi ama ufak bir hareketimle onun aklını başından almıştım. Belki bunu yapmamalıydım ama en ufak bir açığın beni ipe götüreceğini gayet iyi biliyordum.
O gecenin üzerinden tamı tamına üç gün geçmişti. Bu üç gün benim için olağanca normaldi. Final sınavlarına hazırlanmakla meşguldüm ve ara sıra Canberk ve Tuğçe ile takılıyordum.
Tuğçe, Gümüş Serçe'den Pazar günü durmadan bahsetse de üzerindeki etkisi kolay silinmişti. Canberk ise bu konu hakkında tek kelime dahi etmemişti. Doğrusu bu işime gelirdi.
Elimdeki notları göğsüme bastırdım ve adımlarımı biraz hızlandırdım. Dersimin başlamasına kısa bir süre kalmıştı ve amfim kesinlikle benim bulunduğum yere ters istikametteydi.
Derslerime geç kalmayı sevmezdim. Her zaman sınıfımda erkenden bulunur ve hazır bir şekilde hocamızı beklerdim. Alvina için bunlar okulun altın kurallarıydı. Sanırım derslerime biraz fazla bağımlıydım.
Köşeyi döndüm ve ayaklarımı yere daha sağlam bastırdım. Her adımım daha fazla enerji tüketmeme neden olsa da elimde olan bir şey değildi.
Bu sırada karşı taraftan Canberk geliyordu. Yanında esmer bir kız vardı ve gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Kız Canberk'in ağzına düşmek için yer arıyordu ama bu Canberk'in umurunda değil gibiydi. Onunla arkadaşça konuştuğu bariz bir şekilde belliydi.
Bu sırada Canberk'in gözlerini beni buldu. Birden bire yüzü aydınlanmıştı. Kızında gözleri üzerime doğru çevrildi. Siyah kaşları anında çatıldı.
Canberk kıza bir şey söylemeden yanından ayrıldı ve önüme geçerek adımlarını durdurdu. Bende eş zamanlı olarak adımlarımı durdurmak zorunda kaldım.
"Alvina?"
Gülümsedim. "Canberk?"
Sırıttı. "Nasılsın?"
Omuz silktim. "İyiyim, sen nasılsın?"
Canberk omuzunu duvara yasladı. "Seni gördüm daha iyi oldum."
Anında yanaklarım ısınmıştı. Alvina bu tarz iltifatlara alışık birisi değildi. Canberk'in imasıyla istemeden olsa da utanmıştım.
Konuyu dağıtmak amacıyla bir soru yönelttim. "Sabah ki derse gelmedin? Bir sorun yok değil mi?"
Elini ensesine attı ve ardından gözlerini kaçırarak konuştu. "Bir takım işlerim vardı. O yüzden gelemedim."
İçimden sinsice sırıttım. Canberk ile uğraşmak hoşuma gidiyordu.
"Yeni kız arkadaşın sanırım. Yakışıyorsunuz doğrusu."
Canberk elini ensesinden çekti. Söylediklerime karşıt bozulmuştu. İfadesini toparladı ve ardından dolgun dudaklarını yaladı.
"Saçmalama Alvina. Benim kız arkadaşım yok."
Notlarımı göğsüme daha sıkı bastırdım. "Bilmem, fazla samimi gibiydiniz. Yakıştırmadım diyemem."
Esmer kız çoktan gözden kaybolmuştu. Canberk'in ona karşı ilgisi olmadığını fark etmişti. En azından yüzsüz birisi değildi.
Ellerini saçlarından geçirdi ve özgüvenli bir tavırla konuştu. "Benden hoşlanması benim suçum değil. Yakışıklı olmak bazen zor olabiliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Serçe (+18)
Teen FictionDudakları yavaşça boynumdan aşağı doğru inmeye başladı. Aldığım zevk anlatılamazdı. Gözlerimi kıstım ve başımı geriye doğru atarak duvara yasladım. O ise göğüslerimin üstünü öpmekle meşguldü. İlk başta öpüyor daha sonra ufak ısırıklarını hırsla göğ...