Sıkıntıyla kahvesinden bir yudum aldı. Beyni allak bullaktı. İki gün önceki Gümüş Serçe ile olan görüşmesi resmen baştan aşağı bir başarısızlık örneğiydi. Ona karşı mesafeli davranması, ona kaba davranışlarda bulunması, onu erkek olarak görmemesi Göktuğ'un canını çok sıkmıştı. Günlerce beynini kurcalamış, onu delirme aşamasına getirmişti.
Normalde karşı cinsten biri ona böyle davransa Göktuğ ağzının payını verir, onu herkesin içinde rezil rüsva ederdi ve bunu yaparken en ufak bir pişmanlık duymazdı. Fakat Gümüş Serçe diğer kızlardan farklıydı. Tüm bu şeylere katlanabilir bir güzelliğe sahipti.
Göktuğ onunla konuşmasını hatırladığında üzülmek yerine daha çok hırslanıyor ve ona olan duyguları ateşleniyordu. İki de bir ağzından:
"Onu nasıl elde edebilirim?" gibi kelimeler çıkıyordu.
Telefonun zil sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı. Kaşlarını çatarak telefondaki numaraya baktı.
"Kim bu?" diyerek söylendi.
Derin bir iç çektikten sonra telefonu açtı.
"Umarım yine bana ürün satmaya çalışmıyorlardır." diye düşündü.
"Efendim?"
Karşısındakinin sesi oldukça sinsi birini andırıyordu. Geçen cumartesi görev verdiği kişinin sesine benzer bir ses:
"Göktuğ Bey. Verdiğiniz görevi yerine getirdim. Zehra Karakuş ile ilgili bütün bilgiler şu an elimde."
Güzel. En azından bunu becerebilecek yeteneğe sahipti. Her ne kadar Gümüş Serçe'nin gerçek kimliğini bulmakta başarısız da olsa.
"Aferin. Bilgileri bana mail yoluyla gönder. Paranı birazdan hesabına atarım."
"Tamam Göktuğ Bey." dedikten sonra telefonu kapadı.
Göktuğ ayağa kalktı. Kendini sanki hapishaneden çıkan bir mahkûm olarak hissediyordu. Hayatının yeni başladığını, geçmişte yaptığı hataları bir daha yapmayacağını ve her ne olursa olsun dürüst bir hayat yaşayacağına söz veren bir mahkum gibi görüyordu kendini.
Gümüş Serçe onu reddetmişti. Bunu normal karşılıyordu. Sonuçta o İzmir'in prensesiydi. Göktuğ gibi birine kolay kolay bakmazdı. Fakat o maskenin ardında masum bir kız vardı ve eğer Göktuğ o kıza ulaşabilirse Gümüş Serçe'yi elde edebilirdi.
Keyifle masasının başına geçti ve yardım ettiği adamın hesabına parayı yatırdı. Daha sonra e mail hesabına gelen postayı okudu. İşi bitince Zehra ile ilgili bütün önemli bilgilere sahipti.
Zehra, Manisa'da doğmuştu. 7 yaşında ailesi İzmir'e gelmişti. İlk ve orta okulu Bornova'da okumuştu. Liseyi de Karşıyaka'da okuduktan sonra üniversiteye girmemiş, Siyah Gece Kulübünde çalışmaya başlamıştı. Çevresinin görünüşüne göre neşeli ve herkes yardım etmeye çalışan bir karaktere sahipmiş. Her hafta Çarşamba günleri öğlen saat 2'de Bornova'da bulunan bir kafeye waffle yemeye gidermiş. Kitap okumayı çok severmiş, gezmekten pek hoşlanmazmış ve genellikle evde durmayı tercih edermiş. Gümüş Serçe'nin yardımcısı olduğunu kimse bilmiyormuş. Yakın arkadaşları yok denilecek kadar azmış.
Göktuğ düşünceli bir ifadeyle önünde duran notlara baktı. Zehra'yı ne yapıp ne eder elde ederdi. Gümüş Serçe'nin gerçek kimliğini öğrendikten sonrası sıkıntılıydı. Ondan ayrılacaktı ve böylelikle bir kızın kalbini kırmış olacaktı. Sırf Gümüş Serçe'ye ulaşmak için başka bir kızı feda edecekti. Ne kadar da caniceydi! Anna'dan bir farkı kalmamıştı. Aynı onun gibi karşısındaki kişinin kim olduğunu umursamadan kalbini kırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Serçe (+18)
Teen FictionDudakları yavaşça boynumdan aşağı doğru inmeye başladı. Aldığım zevk anlatılamazdı. Gözlerimi kıstım ve başımı geriye doğru atarak duvara yasladım. O ise göğüslerimin üstünü öpmekle meşguldü. İlk başta öpüyor daha sonra ufak ısırıklarını hırsla göğ...