B10

42.9K 1.4K 596
                                    

Her malın bir alıcısı vardır. Tarih boyunca ticarette söylenen bir laftır bu. Göktuğ bu lafı Canberk için biçilmiş kaftan olarak düşünüyordu. Çünkü eve getirdiği kız Canberk'i alabilecek bir alıcıya benziyordu. Küstah, kendini beğenmiş ve şımarık biriydi. Zaten Göktuğ bu üç kelimeyi duysa aklına kardeşi Canberk gelirdi. O yüzden Alvina Canberk için yaratılmıştı sanki.

Fakat Göktuğ'un anlamadığı iki konu vardı ve bu iki konu onun zihnini oldukça meşgul ediyordu. Birincisi Alvina denilen kızı bir yerden tanıyordu ama nedense bir türlü çıkaramıyordu. Sanki bir yerden hayatları kesişmişti ve Göktuğ bunu unutmuştu.

Diğer anlamadığı konu ise Alvina'nın durduk yere Göktuğ'a laf sokmasıydı. Göktuğ kardeşi ondan hoşlanıyor diye laf söylemek istemiyordu ama kız bu konuda elinden geleni ardını koymuyordu ve elini geçtiği her fırsatta Göktuğ'a laf sokmaktan çekinmiyordu.

Hele bir lafı vardı ki Göktuğ'u oldukça sinirlendirdi ve kendine oldukça zor hakim oldu.

"Yaşlı insanlarla hiçbir zaman takılmadım."

Göktuğ yaşlı biri değildi. Daha 26 yaşındaydı. Bazı insanların genç nitelendirebileceği bir yaştaydı. Ayrıca Alvina ile arasında fazla yaş farkı yoktu. Eğer Göktuğ'u yaşlı olarak görüyorsa kendisini de bu gruba alması lazımdı. Çünkü aralarında sadece 5 yaş vardı.

Göktuğ derin bir iç geçirdi. Alvina gibi güzel kızları İngiltere'de çokça görmüştü ve Alvina'daki egonun yarısına bile sahip değillerdi. Hepsi kibar ve sevecen kızlardı. En azından bir hanımefendi olmayı biliyorlardı.

Anna ile çıkmaya başlamadan önce üç tane İngiliz kızla çıkmıştı. Onlarla vakit geçirmiş, eğlenmiş ve sevişmişti. Hepsiyle de medeni insanlar gibi ayrılmışlardı. Tabi son sevgilisini saymazsak İngiliz kızları ile oldukça hoş vakit geçirmişti.

Son bir aydır kalbini mahveden acıya sebep olan bir İngiliz kızıydı ama bir melek gelmişti ve o yangını söndürmüştü. O da Gümüş Serçe'den başkası değildi. Anna'yı unutturmuştu ve Göktuğ'a yeni umutlar vermişti. Eğer Gümüş Serçe'yi elde ederse böyle kızlarla uğraşmasına gerek yoktu.

Sinsice gülümsedi.

Gümüş Serçe'de Alvina'ya benzer bir ego vardı. Fakat Gümüş Serçe egosuna tahammül ettirecek bir güzelliğe sahipti. Alvina ise bu güzelliğe bile sahip olmamasına rağmen o egoya sahipti. İkisini karşılaştırınca Gümüş Serçe açık ara Alvina'dan güzeldi. Alvina onun tırnağı bile olamazdı.

Yavaş hareketlerle merdivenlerden aşağı inerken tek düşündüğü şey:

" Bazı insanlar için gereksiz insanlara katlanmak zorunda kalıyordu."

Göktuğ umuyordu ki Canberk'in Alvina'ya olan ilgisi sadece geçicidir. Çünkü Alvina eğer Canberk ile sevgili olursa Göktuğ ona katlanamazdı. Bu da kardeşiyle durmadan tartışmasına sebep olurdu. Zaten kafasında bu kadar sorun varken son isteği kardeşi ile kavga etmekti.

Zaten şu sıralar kardeşine oldukça gıcık oluyordu. Yemek masasında kızın dibine düşecekti, söylediği her lafa gülüyor ve ona sürekli övgüler yağdırıyordu. Özellikle Göktuğ'a laf soktuğunda Canberk zevkten dört köşe oluyordu. Bu anlarda Canberk'in ağzına ağzına vurmamak için kendini zor tutuyordu.

Zemin kata inmişti. İçeriden birkaç kahkaha sesi yükseldi. İstemeyerek de olsa onlara katılmak için adım atıyordu ki omzuna dokunan bir el ile durmak zorunda kaldı. Arkasını döndüğünde kardeşinin yüzüyle karşılaştı. Kayıtsız bir ifade ile:

" Ne oldu Canberk?"

Canberk'in suratındaki ifade oldukça heyecanlıydı. Abisinin sinirli halini görmüyordu.

Gümüş Serçe (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin