Bazı olayların başlangıcı vardır fakat sonu yoktur. Bu kusursuz döngü biz istemesek de bir şekilde devam eder ve hayatınızın merkezine yerleşir. Bende hayatımın böyle olduğunu düşünüyordum. Bir başlangıcı vardı ama bir sonu yoktu.
Otobüsten indim ve dağılan saçlarımı gergince düzelttim. Akşam trafiğine kalmıştım ve maalesef İzmir'in sıkıcı ve bunaltıcı trafiğine maruz kalmıştım.
Omuzlarımı dikleştirdim. Ardından dudaklarım iki yana kıvrıldı. Ufak aksaklıklardan dolayı akşamımı mahvetmeyecektim. Sırtımdaki çantamı düzelttim ve karşı caddeye geçerek sokak arasına girdim. Bir yandan da kafamı sallayarak kulaklığımda çalan şarkıya eşlik ediyordum.
Bugün enerjim yerindeydi ve sınavlara rağmen kendimi iyi hissediyordum. İnsanın hayat dolu olması kadar güzel bir şey yoktu.
Sokağın başındaki bakkalı göz ucuyla süzdüm. Sonra evde ekmek kalmadığı aklıma geldi. Gülümseyerek bakkala doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Yavaşça kapısını ittirdim ve içeriye girdim. Mehmet amca tezgahın hemen yanındaki çiçekleriyle ilgileniyordu. Gülümseyerek onlarla konuşuyordu ve bu hali fazla tatlıydı.
Mehmet amca bu küçük bakkalın sahibiydi. İyi ve güler yüzlü birisiydi. Her gün mutlaka yanına uğramaya çalışır ve ayaküstü onunla sohbet ederdim. Bana baba sıcaklığını aratmayan nadir insanlardandı.
"Kolay gelsin Mehmet amca."
Çiçeklerle konuşmayı bıraktı ve benden tarafa döndü. Beni görünce yüzü aydınlaşmıştı. Tezgahın arkasından dolanarak yanıma geldi. Benden iki veya üç santim daha kısaydı. Hafif bir göbeği vardı ve saçları bir hayli beyazlamıştı. 61 yaşında birisine rağmen yine de iyi gözüküyordu.
"Hoş geldin kızım. Nasılsın bakalım?"
Gülümsedim ve rafta duran çikolatalara üstün körü göz gezdirdim. Durduk yere çikolata aşermesi de neydi? Sanırım kilo olmak için kaşınıyordum.
"Hoş bulduk. İyiyim Mehmet amca. Sen nasılsın?"
Kendimi tutamayarak rafta duran gofretlerden iki tane aldım. İki gofretten bir şey olmazdı değil mi?
"İyiyim kızım. Bugün geç kaldın? Açıkçası seni merak ettim."
Gözlüğünün arkasından meraklı gözlerle bana bakıyordu. Beni incelemek hoşuna gidiyordu ve buna bir itirazım yoktu. Mehmet amca her zaman bana yardımcı olmuştu. Hal ve hatırımı her zaman soruyordu.
Ekmek dolabını açtım ve poşeti açarak bir tane ekmeği içine bıraktım. Mehmet amcada bu sırada tezgahının başına geçmişti. Çantamdan cüzdanımı çıkardım ve içinden aldığım on lirayı uzattım. Gülümseyerek parayı aldı.
"Semra teyze nasıl oldu? Umarım iyidir."
Mehmet amcanın bakışları düştü. Semra teyzenin ismi geçtiğinde ister istemez bakışları değişirdi ve yüzü asılırdı.
"Aynı kızım. Bundan iyisi can sağlığı."
Semra teyze Mehmet amcanın karısıydı. İki yıl önce felç olmuştu ve maalesef yatağa mahkum bir şekilde hayatını sürdürüyordu. Mehmet amca hem çalışıyordu hem de eve gidip karısına bakıyordu. Onu gerçekten takdir ediyordum. Bu yaşını rağmen bu kadar sorumluluğun altından kalkması zordu ama o bir şekilde üstesinden geliyordu.
Paranın üstünü aldım ve cüzdanıma bıraktım. Ardından cüzdanımı çantamın içerisine attım. Bir yandan da Mehmet amcayı izliyordum.
"Umarım daha iyi olur. İyi akşamlar."
Zorlukla gülümsedi. "İyi akşamlar kızım. Allah senden razı olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Serçe (+18)
Teen FictionDudakları yavaşça boynumdan aşağı doğru inmeye başladı. Aldığım zevk anlatılamazdı. Gözlerimi kıstım ve başımı geriye doğru atarak duvara yasladım. O ise göğüslerimin üstünü öpmekle meşguldü. İlk başta öpüyor daha sonra ufak ısırıklarını hırsla göğ...