🪼 Bölüm 6: Av

377 23 0
                                    

Kamptan çıktık ve önümüzde bulunan yeşilliklere doğru yürüdük.

İç çektim "Murphy'nin iyi olup olmadığını merak ediyorum."

"O kendini idare edebilir. O iyi olacak."

"Evet." kafamı salladım. "İşte." Biraz çamur alıp onun yüzüne ve kıyafetlerine sürdüm. "Böylece hayvanlar kokunu alamayacak."

Aynısını kendime de yaptım. Sağ tarafa döndüm ve orada bir geyiğin olduğunu gördüm. Geyik yüzünü bize dönünce iki tane yüzünün olduğunu gördüm, mutasyona uğramış olmalıydı. Geriye doğru zıpladım ve elimi ağzıma koydum.

Bellamy yüzünde tuhaf bir ifadeyle bana baktı "Ne farkeder?"

"Bilmiyorum ama o hala et... sanırım"

Mızrağımı yavaşça tuttum ve geyiğe fırlattım. Bellamy geyiği yakaladığında ona doğru koştum ve mızrağımı çıkardım. Bir tane daha gördüm ve onu da öldürdüm.

İki büyük geyikle geri döndük. "Alın bakalım." Geyiği et kesen bir çocuğun yanına koydum. "İki tane var." Çocuk başını salladı ve derilerini soymaya başladı.

Bellamy bana baktı ve "Yani savaşabiliyorsun, büyük bir lidersin, avlanabiliyorsun ve çok iyi bir doktorsun. Yapamadığın bir şey var mı?" dedi.

Güldüm. Sırt çantamı koyup geyiği öldürdüğüm mızrağı temizlemek için bir bez aldığımda "Birçok şeyi yapamıyorum." dedim. "Ama ne diyeyim çok yönlüyüm" Güldü.

Neden şuanda böyle hissediyordum? Onun yanındayken gergin olmazdım.

Duygularımı gizlemeye çalışarak "Peki, evet kontrol etmem lazım... uh- şeyleri dropshipteki. Evet uh sonra görüşürüz" Gülümsedim ve dropshipe doğru yürüdüm.

Bu da neydi? Birkaç gün öncesine kadar ondan nefret ediyordum, ama şimdi? Artık bilmiyorum.

"Hey Jasper, nasılsın?" Dropshipin alt katındaki küçük karyolaya oturdum.

Homurdanarak "Daha iyi oluyorum. Ama yine de acıyor." dedi.

Bandajlarını açtım "Evet, sadece biraz daha beklemelisin. Oldukça hızlı iyileşiyor." dedim. Bandajı tekrar takarken dışarıdan bir çığlık sesi duydum.

"Yardım edin!"

Dışarıya koştuğumda Murphy'yi ve Murphy'nin kanlı tarafını tutan bir kız gördüm.

"Aman Tanrım."

Onlara koşarken "Onu dropshipe götürmeme yardım et." diye kıza bağırdım.

Herkes kendi arasında fısıldaşıyordu. Gemiye girerken Bellamy'nin sesini duydum. "Ve bu yüzden burada kalıyoruz! Ben veya Y/N size yiyecek toplamanızı söylemedikçe kimse dışarı çıkmayacak." dedi. Sesi yavaşça azaldı ve Murphy geri dönmeden önce ona karşı bazı hislerim vardı.

Murphy'yi yere yatırdım ve tişörtünü açtım. Her yeri kan ile kaplıydı.

"Aman tanrım!"

Kız "Ne oldu o iyi mi?" dedi.

"Eğer düzgün bir şekilde yaparsak iyi olacak... herkese uzak durmasını söyle ve kapıyı kapat."

Kız başını salladı ve ona söylediklerimi yaptı. Üç saat boyunca yaraları ile uğraştım. Şimdi daha iyi gözüküyordu. Elimin tersi ile alnımdaki teri sildim "İyi olacak, sadece zamana ihtiyacı var."

Kapının çalındığını duydum ve gidip kapıyı açtım.

Bellamy'di.

Ona "Onu elimden gelenin en iyi şekilde tedavi ettim ama muhtemelen buraya gelmek için beklemelisin çünkü uyuyor ve kimsenin onu uyandırmasını istemiyorum." dedim.

"Tamam." Bana baktı "Ama sen nasılsın?"

Murphy'yi umursamadı, beni önemsiyordu. Neden?

"Ben mi? Evet iyiyim. Hayatta olduğunu düşünmüyordum, bu yüzden aslında onun yaralandığını görmek onu ölü olarak görmekten daha iyi geldi."

Ellerini cebine koydu "Oh tamam." Sempatik bir şekilde baktı ve "İşe geri dönmeliyim ve sen de öyle." dedi.

"Evet tamam." Dropshipe geri girdim.

Murphy'nin yanında saatlerce oturup elini tuttum. Gözünü açmaya başlayınca hemen elimi çektim. Gülümseyerek "Gördüm." dedi.

"Üzgünüm. Sadece hayatta olduğuna sevindim. Ne oldu sana?"

"Avlanıyordum."

"Avlanmak? Dünyalılar tarafından mı?"

"Evet beni gördüler ve" Mızrağı varmış gibi yaparak elini kaldırdı. "Her yerimi kestiler. Neyse ki yaşamama izin verdiler."

"Yaşamana izin mi verdiler?"

"Ne yani hayatta olduğum için mutlu değil misin?"

Sırıttım "Evet tabii ki mutluyum şapşal."

"Hey Y/N- uh" Bellamy dropshipe girip yanımıza gelirken birbirimize yakınlığımızı gördü.

Hemen Murphy'den uzaklaştım ve "Evet?" dedim. Yüzüm utançtan kızarmış gibi hissediyordum.

"Uh... oh barikatın yıkılan duvarlarından biri için yardımına ihtiyacım var."

Murphy "Başka birine soramaz mısın?" dedi.

"Hayır sorun değil." Aşağıya indim. "Yardım edeceğim."

Bellamy ile beraber dışarıya çıktık.

"Evet hasar nerede?" diye sordum.

Eliyle işaret ederek "Hasar burada." dedi.

Duvarın neredeyse tamamen düşmüş olduğunu gördüm.

Ona bakıp kolunu dürterek "Vay canına, bu duvarı kim inşa etmiş?" dedim.

"Ha-ha çok komik." diye cevap verdi.

Güldüm "Tamam, bu ipi tutacağım ve direkleri tekrar birbirine bağlayacağım."

Başını salladı ve direkleri tutarken bir kütüğe oturdu. Yanına oturdum ve sıkıca bağlamaya başladım. Bir süre sessizlik oldu.

"Demek sen ve Murphy ha?"

"Uh evet, sanırım... bilmiyorum. Bu karışık bir şey ve burada biriyle çıkmaktan daha önemli şeyler var, değil mi?"

"Evet. Evet. Tabii ki."

Ona baktım ve "Aklında bir şey var." dedim.

"Hayır."

"Peki, eğer benimle konuşmak istemiyorsan ben gidiyorum."

"Tamam tamam. Neden Murphy'den hoşlanıyorsun?"

Birazcık güldüm "Bilmem. O bana karşı ilgi gösteren ilk erkek, yani."

"Yani sen onu sevmiyorken o seni seviyor diye onunla birlikte mi olacaksın?"

"Woah ben öyle bir şey demedim."

"Sadece Murphy'nin sana karşı iyi davranmadığını söylüyorum."

Garip bir şekilde ona baktım. "Hayır o bana gayet iyi davranıyor."

"Evet seni arkasında bırakıp gitmesi sana iyi davrandığını gösterir değil mi?"

Sinirlenmeye başlamıştım "Benim de onunla gelmemi istedi ama ben ona hayır dedim."

Sessizce "Ve o seni yine de bıraktı." dedi.

Artık sinirlenmiştim.

Ayağa kalktım "Bana erkekler hakkında tavsiye vermeyi ve onların bana nasıl davrandığını söylemeyi bırakmaya ne dersin?" Direkleri ona doğru attım. "Önce kendini düzelt." dedim ve yürüyüp gittim.






the 100 | bellamy x okuyucu one shotsWhere stories live. Discover now