In Sickness and In Healty

443 15 4
                                    

Yer: Dünya | POV: 3. Şahıs

İç çektin, ayakta dururken saçlarını yüzünden çektin. Erzakları Clarke'a götürmeliydin. Bir adım attın ve dünyanın etrafında döndüğünü hissettin. En yakın arkadaşın Bellamy seni tutarak dengede durmanı sağladı. "Hey" dedi. "İyi misin?"

Başını salladın ama bu başının daha kötü bir şekilde dönmesine yol açtı, gözlerin bulanık görmeye başladı. "Tamam, iyi değilsin." Bellamy iç çekti. "Bana yaslan, eminim Clarke neyin yanlış olduğunu anlayacaktır."

Bellamy'nin göğsüne doğru yaslandın. Eliyle yüzündeki saçları çekerken nefes nefese kaldın ve Bellamy'den uzaklaştın. "Bırak beni!"

"Y/N ne? Aman Tanrım." Gözlerinden ve burnundan kan akıyordu, dünyalı virüsüne yakalandığını anladı. "Clarke'a yardım ediyordum." diye açıkladın, dehşete kapıldın. "Hastalardan birinden kapmış olmalıyım."

Bellamy başını salladı ve sana yaklaştı, kollarını seni taşımak için açtı. "Seni Clarke'a götüreceğim. O ne yapacağını bilir." dedi.

Onu ittirerek" Uzak dur! Benden uzak dur Bellamy! Sana da bulaşabilir." dedin.

Bellamy iç çekti. "Seni burada bırakmayacağım." Mırıldanarak itiraz ettin. Yere düşecekken Bellamy seni tuttu ve kucakladı. Yavaşça "Seni güvende tutacağım." dedi.

Bellamy dehşete kapıldı. En yakın arkadaşının kollarında çöküşünü izlemişti ve şimdi de baygındın. Bellamy çok şey kaybedebilirdi ama seni kaybedemezdi. Özellikle de şimdi, sana yaşattığı tüm garipliklerden sonra.

Dropshipe girerken "Clarke!" diye bağırdı. "Clarke!"

Clarke "Ne oldu?" dedi. Kollarındaki sana baktı. "Aman Tanrım- bu Y/N mi?"

Bellamy çaresizce başını salladı. "Ona yardım et, lütfen."

Clarke boş bir yer göstererek "Tabii ki, onu buraya koy." dedi. Yanına çöküp seni kontrol etmeye başladı. Clarke "Bellamy, onun bana getirmesi gereken malzemeleri bana getirmeni istiyorum." dedi.

Bellamy Clarke'a dönüp "Ne? Hayır!" dedi. "İyileşene kadar burada onunla kalıyorum."

Clarke, elini alnından kaldırarak iç çekti. "Bellamy malzemeler olmadan onu tedavi edemem ve virüs bulaşıcı. Burada kalmaya devam edersen virüs kaparsın."

Bellamy bir an için düşündü. "Tamam, malzemeleri alacağım ama sonra hemen buraya geliyorum ve burada kalıyorum."

Clarke yumuşak bir ses tonuyla "Tamam." dedi.

Bellamy "Sana güveniyorum Clarke." dedi. "Onun ölmesine izin verme." Sana bir kez daha baktı ve gitti.

Göz kapakların titreşti ve anında kustun, dudaklarından sıcak kan akıyordu. Clarke "Şş, yan tarafına dön." dedi. Başını salladın, ağzındaki kanın çenenden aşağı akmasına ve yere dökülmesine izin verdin. Sesin kısık bir şekilde "Bellamy?" diye sordun.

"Hemen geri dönecek" dedi. "Onu daha fazla malzeme alması için gönderdim."

Yavaşça başını salladın, gözyaşlarının akmasına izin verdin. Onu tanıyorsan geri dönmezdi. Bellamy Blake hakkında öğrendiğin tek şey varsa o da kaçmakta çok iyi olduğuydu. "Clarke? Uyuyabilir miyim?" diye sordun.

Nazik bir gülümsemeyle "Tabii ki." dedi. "Uyandığında burada olacağım."

Bellamy, dropshipe döndüğünde nefes nefese kalmıştı, bir yığın eşya ile yanınıza geldi. Clarke "Uyandığında seni sordu. Ama tekrar uyudu." dedi.

Bellamy başını salladı, Clarke'a "Yorgun olmalısın." dedi.

Clarke başını salladı ve "Onun yanında bekleyebilir misin? Bu malzemeleri vermek için gitmek zorundayım." dedi.

Bellamy başını salladı. Elini sıkıca tuttu ve bekledi. "Ölme Y/N." diye fısıldadı. "Lütfen, lütfen. Sakın ölme."

~~~

Uyandığında gördüğün ilk şey Bellamy Blake'in kahverengi gözleriydi. Kafa karışıklığıyla kaşlarını çattın. "Geri döndün." Soru soruyormuş gibi söyledin.

"Tabii ki geri döndüm." Bellamy elini sıktı. "Neden dönmeyecekmişim ki?"

Omuz silktin. "Son zamanlarda yaptığın tek şey geri dönmemek."

Bellamy başını öne eğerek iç çekti. "Gerçekten aklını karıştırdım, değil mi?" dedi.

Koyu saçlı çocuğa baktın. "Neden oradaydın Bellamy? O zamandan beri benimle çok az konuştun."

"Seni öptüğümden beri." dedi.

"Evet, ondan beri."

"Aslında özür dilemek için geliyordum." diye açıkladı. "Öyle kaçmamalıydım. Gerçekten saçma sapan bir hareketti."

Sesin kısık bir halde "Neden kaçtın?" diye sordun. Bellamy omuz silkti. "Hayır." diye ısrar ettin. "Bu yeterli değil. Beni öptün Bellamy, beni iki kez öptün ve sonra bir dakika içinde döneceğini söyledin. Ve gelmedin. Beni orada beklettin. Neden?"

Bellamy suçlu bir şekilde sana baktı ama sessiz kaldı.

"Ben senin en yakın arkadaşınım Bellamy! Ya da en azından öyle sanıyordum. Beni öpmek gerçekten o kadar kötü müydü?"

Hızlı bir şekilde kafasını salladı "Hayır!" dedi. "Hayır, seni- yani bu öpücük... vay canına. Sadece korktum, hepsi bu."

"Korktun mu?"

"Tabii ki korktum. Sen benim en yakın arkadaşımsın ve bir anda seni öptüm." dedi. "Sana ne söyleyeceğimden emin değildim. Eğer sevmediğin bir şey söyleseydim, bütün arkadaşlığımızı mahvedebilirdim- Aman Tanrım."

Tekrar kan kusmaya başlamıştın ve Bellamy kalbinin paramparça olduğunu hissetti. Elini umutsuzca daha sıkı tuttu ve seni kucağına doğru çekti, gözlerinden akan gözyaşlarını sildi.

"Seni seviyorum." diye fısıldadı. "Lütfen ölme. Seni seviyorum. Lütfen ölme, lütfen." dedi.

Acı içinde ağladın, başın dönüyordu. Neler olduğunu anlayamamıştın ama Bellamy'nin sana seni sevdiğini söylediğini duymuştun. "Bu sefer kal." diye yalvardın. "Lütfen. Lütfen yanımda kal." dedin.

Bellamy başını salladı, saçını öptü. "Tabii ki."

the 100 | bellamy x okuyucu one shotsWhere stories live. Discover now