Wanderer

386 17 0
                                    

Yer: Dünya | POV: 3. Şahıs

Dünyalı seni bulduğunda kamptan o kadar uzakta bile değildin. Ormanda dolaşıyordun, arkadaşın Octavia için çiçek arıyordun çünkü çiçeklere hayran olduğunu biliyordun. Bu Bellamy'ye kendinin iyi olduğunu göstermenin bir yoluydu. Kamptan uzaklaştığından ve neredeyse asit sisine yakalandığından beri seninle bir tartışma içindeydi.

Çiçekleri alıp doğrudan kampa geri dönmeyi planlamıştın. Bir ses duydun. Bıçağını çıkardın, sırtını en yakın ağaç gövdesine yasladın ve mümkün olduğunca sessiz kalmaya çalıştın. Dünyalının kafasını bir çalının arkasından gördün, seni görmediğini umdun.

Oradan ayrılmaya çalışırken ayağının altında bir dal çatırdadı. Bu sesi duyduğunu anladın. Döndü, sana saldırdı. Hareket etmeye çalıştın, bir şekilde saldırısından kaçınmaya çalıştın. Ama sadece başarısız oldun ve yere düştün. Çığlık attın. Bıçağın birkaç metre uzaktaydı, ulaşılamayacak kadar uzaktı, bu yüzden tek yapabildiğin yumruklarını kullanmaktı. Attığın hiçbir yumruk ona etki etmiyordu. Birinin senin bağırışlarını duymasını umarak dua ettin. Dünyalı, başının kenarını ağacın gövdesine vurarak seni bayılttı.

Bellamy kampın dışından çığlıklarını duydu. Sadece o değil, dışarıda devriye gezen birkaç kişi de duydu. Bellamy onun sen olduğunu anladın. Tabii ki sana gitmemeni söylediği halde gitmiştin. Bir bıçak kapıp koşmaya başladı. Yaklaştıkça çığlığının sesi daha da artıyordu ama yine de seni göremiyordu. Çığlıklarının durduğunu fark edince kalbi hızlanmaya başladı.

Bir dakika kadar sonra seni bulduğunda dünyalı gitmişti. Kafan bol miktarda kanıyordu. Yüzünde ve ellerinde birkaç kesik ve çürük vardı. Diğerlerine doğru bağırırken "Onu buldum! Onu buldum!" dedi. Seni kaldırıp kucağına aldı. Hemen tıbbi yardıma ihtiyacın vardı.

~~~

Bellamy yatağın kenarına oturmuş elleriyle oynuyordu. "Beni dinlemeliydin." diye fısıldadı. Yere bakıyordu. Tabii ki cevap vermedin, tepkisiz kaldın. "Ölebilirdin." dedi ve elini tutmak için sana doğru uzandı. Hassas ellerini tuttu. Ellerinde yara olduğunu fark edip elini hızlı bir şekilde geri çekti. İstediği son şey seni incitmekti. "Tanrıya şükür ölmedin."

İç çekti. Usulca "Gitmeliyim." dedi. "Günde sadece beş dakikaya izin verildi." Alnını nazikçe öptü. "Sadece bu sefer ölme, tamam mı? Eğer ölürsen seni kendim öldüreceğim." dedi ve gülümsedi. "Sonra görüşürüz, gezgin."

Ertesi gün yanına gelip aynı yere oturdu. "Bugün nasıl hissediyorsun?" diye sordu, bir cevap alamayacağını biliyordu. Sana gününü anlattı, Murphy'nin hala herkes için bir pislik olduğunu ve Clarke'ın hala burayı yönetiyormuş gibi davrandığını anlattı. Octavia hakkında bir şeyler söyledi. "Y/N?" dedi. Hareket etmiyordun, ses çıkarmıyordun, ama onu duyabildiğini biliyordu.

Usulca "Hey, Y/N." dedi. "Lütfen uyan." diye devam etti. "Uyanmalısın çünkü bunu sensiz yapamam." dedi, sesi alçalıyordu. Cevap yok. Elini öptü. Merdivenlerden aşağı inerken kendi kendine fısıldadı. "Sanırım seni seviyorum gezgin."

~~~

Clarke "Bellamy! Bellamy'yi çağır!" diye bağırdı. Octavia hemen dropshipten çıkıp abisinin yanına doğru gitti. Hızlıca "Bell!" diye seslendi. "Bell, hadi gel! Clarke seni istiyor." Bellamy şaşırdı. Clarke neden onu bu kadar ani görmek istesin ki? Octavia'yı dropshipe kadar takip etti, merdivene tırmandı.

Clarke ve Monty'nin sana baktığını gördüğünde nefes almayı bıraktı. "O-" Bir şeyler demeye çalıştı. Clarke ona döndü ve ona rahatlatıcı bir şekilde gülümsedi. "O uyandı." Bellamy tuttuğu nefesini bıraktı. Clarke tekrar konuşurken bir adım öne çıktı. "Ama o aynı olamayacak. Ciddi bir kafa travması geçirdi, belki..." Bir süre sessiz kaldı. "belki de kalıcı olarak. Gözlerini açtı, bu iyiye işaret."

Bellamy başını salladı, sana doğru ilerledi. Yanına çömeldi ve sana gülümsedi. Ellerini tutarak "Neredeyse seni kaybediyordum." diye fısıldadı.

Onun gözlerine bakıyordun ama başın hareket etmiyordu. "O gözleri tekrar görmek güzel, gezgin." dedi. Elini sıktın. O da seninkini sıktı.

the 100 | bellamy x okuyucu one shotsWhere stories live. Discover now