🪼 Bölüm 14: Çilekler

269 19 0
                                    

Harper, Finn ve Bellamy herkesi dropshipe götürdü ve tüm kan ve sıvının boşaltılması için yan taraflarına çevirdiler.

Sonunda uyandım ve etrafımdaki insanları gördüm. "Neler oluyor?"

Bellamy bana baktı. Yanıma geldi ve beni kucakladı. "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

"Ne? Ben iyiyim de bir şey mi kaçırdım?"

Harper alaycı bir şekilde "Ağzından çıkan kan havuzunu hatırlamıyor musun?" dedi.

Gözlerim büyüdü "Kan havuzu mu?!"

Finn kıkırdayarak "Sanırım hatırlamıyor. " dedi.

Bellamy "Bu önemi değil, önemli olan senin iyi olman." dedi ve alnımdan öptü. Bana olabildiğince sıkı sarılırken "Lütfen beni bir daha böyle korkutma." dedi.

Gülümsedim "Tamam, yapmamaya çalışacağım." Yerde yatan insanları göstererek "Peki bu nasıl oldu?" dedim.

Harper "Çilekler. Zehirliydiler." dedi.

Finn "Neyse ki zehrin hayati bir tehlikesi yok." dedi.

Kafamı ovuşturarak "Evet." dedim.

Finn "Ne oldu?" diye sordu.

"Gıda erzağımızın çoğu buydu."

Harper "Bu meyveler zehirliydi ama şimdi hangilerinin zehirli olduklarını biliyoruz, bu yüzden onları seçmeyeceğiz." dedi.

Finn "Evet. Hepsi uyanmadan önce gidip farklı olanları seçmeliyiz." dedi.

"Evet öyle yapmalıyız. Ben burada kalıp onlarla ilgileneceğim. Sen ve Harper biraz daha çilek alın."

Finn ve Harper başlarını salladılar ve dışarı çıktılar. Nemli bir bez aldım ve herkesin kanlı ağızlarını silmeye başladım.

Bellamy "Sana yardım edeyim." dedi. Ona bir bez verirken gülümsedim.

"Korktun mu?" diye sordum.

"Korkmak mı?"

"Evet, neredeyse öleceğim için?"

"Tabii ki korktum. Seni bir daha kaybedemem." Bana gülümsedi ve elimi tuttu.

"Aynı tarafta olduğumuza sevindim."

Güldü. "Teşekkürler." dedi.

Kıkırdadım "Ne için?"

"Ölmediğin için."

Gözlerimi devirdim ve onu öptüm. Ayrıldığımızda ağzından kan akıyordu.
Gözlerim genişledi ve bezi ağzına koydum.

"Bellamy yere uzan, meyveler şimdi sana ulaşmış gibi görünüyor."

"Tamam ama gerçekten yorgunum." dedi.

"Evet, sadece biraz dinlen."

Güldü, hayal görmeye başlamıştı. Ona biraz su almak için uzaklaştım ama elimi tuttu.

"Prenses?"

"Evet Bell?" diye sordum.

"Seni seviyorum."

Ne diyeceğimi bilemedim.

"Hayal görüyorsun Bellamy, hadi uyu."

"Hayır, hayır, gerçekten ciddiyim."

"Tamam, sadece biraz dinlen.

"Tamam, iyi geceler Prenses."

"İyi geceler Bell"

Ayağa kalktım ve lanet elbiseyi üstümden çıkardım. Doğru muydu? Meyveler insanlara gerçekten ne hissettiklerini mi söyletiyordu?

Tanrım, peki ben ne dedim!?

Yaklaşık 1 saat geçmişti ve herkes tek tek daha iyi hissetmeye başlamıştı.

"Artık dinlenmeye ihtiyacın olmadığına emin misin?" diye Jasper'a sordum

"Ben iyiyim teşekkürler Y/N."

"Peki."

Bellamy dışında herkes gitti, çünkü Bellamy herkesten sonra hastalanmıştı.

Yanına oturdum, alnını ovuşturdum, yakında daha iyi hissedeceğini umuyordum.

Harper elinde kırmızı meyvelerle dolu bir kasa tutarak yanımıza geldi. "Hey, bazı meyveler bulduk ama zehirli olup olmadıklarını bilmiyoruz."

"Ben deneyeyim." dedim ve içinden bir tane seçtim.

Finn elime vurup çileği fırlatarak "Hayır!" dedi.

"Hey!" diye bağırdım.

Finn "Bunu yersen seninle kim ilgilenecek?" dedi.

"İyi dedin"

Finn "Ben deneyeceğim." dedi ve eline bir tane çilek alıp ağzına attı.

"Biraz zaman alabilir. Benim hastalanmam bir saatimi aldı. Burada kal da seni kontrol edeyim, tamam mı?" dedim.

Finn bana başını salladı. Harper çalışmak için dışarı çıktı.

Finn'e "Sana bir şey sorabilir miyim?" dedim.

"Tabii. Ne oldu?"

"Meyveleri yediğimde ne dedim?"

"Bana en iyi arkadaşın olduğumu ve Bellamy'nin erkek arkadaşın olduğunu söyledin. Bunları zaten biliyorduk." diyerek göz kırptı.

"Oh iyi, yanlış bir şey söylediğimden korktum."

"Neden böyle düşünüyorsun?"

Uyuduğundan emin olmak için Bellamy'e baktım "Bellamy beni sevdiğini söyledi." diye fısıldadım.

"Gerçekten mi!?" diye bağırdı.

"Şşş sesini alçalt ve evet, öyle dedi. Sence ciddi miydi?"

"Bellamy olmadığım için bilmiyorum. Uyandığında ona sorman gerekebilir."

Bellamy ayağa kalktı.
"Kime ve uyandığında ne soracaksınız?"

Bellamy'e "Uyandığında nasıl hissettiğini soracaktım." dedim. Finn bana şaşkın şaşkın baktı.

Su sürahisini işaret ederek "Finn neden gidip ona biraz su getirmiyorsun?" dedim. Başını salladı.

Bellamy'e doğru yürürken "Peki nasıl hissediyorsun?" diye sordum.

"Biraz başım dönüyor ama şimdi daha iyiyim." dedi ve bana sarıldı.

"İyi bakalım."

Finn suyla geri döndü. Bellamy'ye suyunu içirirken bir çocuk aniden nefes nefese kampa girdi. "Hey çocuklar, uzay kapsülünde bir kız buldum! Sanırım o Ark'tan gelmiş!" diye bağırdı.

the 100 | bellamy x okuyucu one shotsWhere stories live. Discover now