Onların dünyasında hiç yağmur yağmazmış, bulutlar hiç ağlamazmış.
Çünkü yıldız ve gökyüzü, birbirine çok âşıkmış.
Fakat zamanın izleri, alıp götürmüş gülümsemelerini.
Gökyüzündeki tek yıldız kayıp gidince, güneş gelmez, ay parıldamaz olmuş.
Zifiri k...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❝Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen. Ömrümüzse karşılıksız sorulardı, hepsi bu. -Ahmet Telli, Çocuksun Sen.❞
"Kafamı karıştıran şeyler var, neyi nasıl yorumlayacağımı anlayamıyorum."
Dizlerimde hareketsizce uzanan en yakın arkadaşım, sesinde yoğunluğunu hissettiğim şüphe ile konuştuğunda saçlarında gezinen ellerimin hareketini kesmeden, "Bir sürü ipucu var, ama hiçbirini yakalayamıyoruz." diye mırıldandım.
"Lili, aslında benim kafamı karıştıran şey o söz, ya da o sözün sürekli karşımıza çıkması değil, biliyor musun?"
Chae Young'ın ses tonu sanki şüphelendiği şeyleri yargılayabilirmişim gibi korkak çıkmıştı, onun zihninin içi hepimizden farklıydı, buna hiç şüphem yoktu. Yeni bir fikri, sadece onun fikri olduğu için bile hemen dinlemek isterdim.
Saçlarını sevmeye devam ettim. "Ne peki?" Gülümseyerek sorduğum soru üzerine Chae Young derin bir nefes aldıktan sonra, "Nostalghia," diye fısıldadı. "O sözün geçtiği filmin ismi buydu, hatırlıyor musun?"
Başımı salladım; merakım, üzerine yeterince kafa yorduğumuzu düşündüğüm filmin ismini duyunca yine hareketlenmeye başlamış gibiydi. Dikkatle onu dinlemeye devam ettim. "Nostalghia, nostalji demek. Peki nostalji ne demek?"
Önceden bunu da araştırdığımız için beklemeden sorusuna cevap verdim. "Eski bir zaman dilimine, ya da eskiden mutlu olunan bir ana duyulan özlem." Chae Young'ın yüzünde bir gülümseme oluştuğunda yavaş hareketlerle dizlerimin üzerine koyduğu başını kaldırmıştı.
"Sence de karşımıza çıkan o bilmecenin kendine ait bir hikâyesi var gibi değil miydi Lili? Önce evrenin üç parçaya bölündüğünden bahsediyor, sonra da o üç parçadan biri olan yeryüzünde bir nergis beliriyor. Sonra da sanki tüm masallara kafa tutar gibi, beyaz değil de siyah atlı biri çıkıyor ortaya. Gerçekten bir hikâyeyi andırıyor, ya da... Ya da bir efsaneyi."
Kaşlarım istemsizce çatılırken, "Ne demek istiyorsun Chae Young?" dedim. Anlayamıyordum, söylediklerinde haklıydı ama bunu nereye bağlayacaktı ki? "Nostalji, eski bir ana duyulan özlemi anlatıyor. Ve bilmecenin de bir hikâyesi var. Biliyorum, belki saçma ama anlattığı şey, eski zamanlara dayanan bir efsane olamaz mı? Ve bildiğin gibi, eski zaman efsanelerinden en bilinenleri de-" dediğinde hemen gözlerimi irileştirerek, "Mitoloji efsaneleri! Öyle mi düşünüyorsun?" dedim. Chae Young aniden heyecanla yükselen sesim ile sesli bir şekilde güldü ve başını salladı.
"Evet, yani bilmiyorum. Neden olmasın ki? Ayrıca karşımızda bir bilmece varsa cevabı da vardır. Araştırıp bulabileceğimiz bir şey olması gerekiyor, benim de aklıma başka bir şey gelmedi."
