Onların dünyasında hiç yağmur yağmazmış, bulutlar hiç ağlamazmış.
Çünkü yıldız ve gökyüzü, birbirine çok âşıkmış.
Fakat zamanın izleri, alıp götürmüş gülümsemelerini.
Gökyüzündeki tek yıldız kayıp gidince, güneş gelmez, ay parıldamaz olmuş.
Zifiri k...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❝Seni bana özel kılan tüm şeyleri kirpiklerinden bir yol çizip kalbimde sabitleyeceğim.❞
"Ama şimdi yok anasının gözü!"
Chae Young'ın verdiği tepkiye gülmemeye çalışarak dudaklarımı birbirine bastırdım ve ifademi olabildiğince düz tutmaya çabaladım.
"Ha sen ciddisin?"
Başımı aşağı yukarı salladığımda gözleri alabildiğine irileşti, ardından şaşkınlıkla dudaklarını araladı ve, "Bayağı bayağı, bildiğin, canlı canlı, duyu organlarınla algıladın sen bunu, hani kanıtlanılabilirlik açısından değerlendirecek olursak da nesnel denilecek şekilde," diye konuştuktan sonra nefes almadan söylediği şeyleri farkedip derince soluklandı. Sonra ise, "Taehyung ile baban tanışıyor yani!" diye ekledi.
"Oha ya, vay anasını. Keşke Jungkook'la benim babam da önceden tanışsaydı! Öyle olsaydı şimdi ona yaranmaya çalışmazdık," diye mırıldandı ve üzgünce alt dudağını büktü.
Anında kaşlarımı çattım. "Onunla bunun ne alakası var Chae Young? Sen Jungkook'un kız arkadaşısın, benim Taehyung'la herhangi bir yakınlığım bile yok."
Sinsice sırıttı. O böyle yapınca söyleyeceklerinden korkuyordum. "Olmasını mı isterdin? Yakınlığının yani."
"Of, ben onu mu dedim şimdi?" dedim kızgın bir tavırla.
"Güzelim şimdi ne dediğini bilemeyeceğim ama sizin şu adrenalin bağımlısı hayatınız hiçbir dramada yok cidden. Hayır yani, kolayda patlamış mısır falan da yok ki, keyfi de çıkmıyor."
Gittikçe şiddetini azaltan sesini duymak güçleşirken kaşlarımı çattım. Fakat Chae Young kolunu bir anda omzuma atıp beni kendine çektiğinde girdiğimiz tuhaf şekil gülümsememi sağlamıştı.
"Resmen beraber yaşama ihtimaliniz var ya, hâlâ inanamıyorum. Şu gizemli olayı öğrenirsen bana hemen anlat tamam mı Lili? Umarım kötü bir durum yoktur," diye fısıldadı ve omzumdaki tutuşunu sıkılaştırdı.
Alt dudağımı düşünceli bir şekilde büktüm ve derin bir iç çektim. Aklım karışıktı ama Chae Young'a bir tehdit malzemesi olduğumu söyleyecek kadar kafayı yememiştim.
Zaten o konu hâlâ daha tüylerimi diken diken ediyordu. Hangi insan, durum ne olursa olsun, sırf kendi paçasını kurtarabilmek için bir başkasının canını elinden almayı tehdit olarak kullanabilirdi ki?
