⏮ Charlotte Cardin - Wicked Game ⏭
❝Bir insanın onsuz yapabileceği ne çok şey vardır, demiş Sokrates. Sanırım ona katılamadığım tek konu bu. Tanrı şahidim, bir insanın onsuz yapamayacağı ne de çok şey vardır.❞
Yaşamak, garip bir kelimeydi.
Üzerinize devrilen bir binadan bile sağ çıkabilirken, bedeninize saplanan belki de yaklaşık altı miligramlık bir kurşun, sizi derin bir uykuya daldırabilirdi.
Oldukça derin.
Zaman geriye akıyor gibiydi. Anlamsızlığını yitirmişken bile büyüleyiciliği üzerinde olan bu kavram, sessiz fakat kindardı. Kendine meydan okuyanlardan intikamını almakta kararlıydı.
Bunu tahmin edememiştim.
Zamanın yanımızda olduğuna inanmak, onun masumluğuna teslim olmak istemiştim. Yanılmıştım.
Zaman, ölümün dostuydu. Nasıl masum bir kavram olmasını beklemiştim? Nasıl bana yakın görünmesine aldanıp kendimi bu döngüye hapsedebilmiştim?
Nerede olduğumu bilmiyordum ama, bedenim hafiflemiş gibiydi. Şeffaflaşmış tenimle, karanlık bir mezarlığın tam ortasındaydım.
Bilinçsizce, sanki bunu yapmam gerekiyormuşçasına birkaç adım attım. Başımı sağa çevirdiğimde onu görmüştüm.
Chae Young, ağlıyordu.
Hissiz ve ifadesiz bir şekilde ona doğru yürüdüm, yanına vardığım sırada sesini duymuştum.
"Bana bunu nasıl yapabildin? Neden gittin? Sen... Hani- Ben inanamıyorum, nasıl gidebildin? Ben- Ben daha..."
Hıçkırarak gözyaşlarını dökmeye başladığında, gözlerinden akan minik damlalar başında durduğu mezarın ölü toprağına damlıyor ve akan yağmura karışıyordu.
Ona sarılmak istemiştim.
İstemiştim, evet ama bir türlü yanına gidemiyordum. Dibimdeydi ama ona neden ağladığını soramıyordum bile. Tam arkasındaydım, beni göremiyor muydu?
"Sana gitmemeni söylemiştim, beni dinlemeliydin! Seni ilk gördüğüm andan beri... Çok mutluydum, sana yakın olmam gerektiğini hissetmiştim işte."
Söylediği şeylerden sonra, hafifçe öne eğildi ve önünde durduğu mezarın toprağına ellerini uzattı. Avuçları acımasızca toprağı kavrarken, ellerini yukarı kaldırdı fakat kavradığı bir avuç toprak ellerinden kayıp gitmişti.
"Burada yattığına inanmamı beklemiyorsun değil mi? Saçmalıyorsun, kalk hadi. Bana o gün yanımda olacağını söylemiştin. Söz vermiştin. Bu kadar erken gidemezsin. Gerçekten bu şaka artık beni üzüyor, lütfen! Kalk..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stella ℘ taelice (askıda)
FanfictionOnların dünyasında hiç yağmur yağmazmış, bulutlar hiç ağlamazmış. Çünkü yıldız ve gökyüzü, birbirine çok âşıkmış. Fakat zamanın izleri, alıp götürmüş gülümsemelerini. Gökyüzündeki tek yıldız kayıp gidince, güneş gelmez, ay parıldamaz olmuş. Zifiri k...